31 Aralık 2008 Çarşamba

Devlet Meteoroloji İsleri Genel Müdürlüğü (DMİ) Logo Yarısması.

Az önce hava durumunu öğrenmek için meteorolojinin sitesine girdiğimde farkettim. Sizlerden katılmak isteyen olur diye linki buraya eklemek istedim.

http://www.dmi.gov.tr/FILES/kurumsal/ilanlar/meteorolojilogo.pdf

Yarısma takvimi
Yarısmanın Baslama Tarihi : 05 Aralık 2008
Eserlerin Son Teslim Tarihi : 16 Ocak 2009
Sonuçların Açıklanması : 27 Ocak 2009

Ödüller
Birincilik : 7.500 YTL ve Basarı Belgesi
Mansiyon (5 adet) : 500 YTL ve Basarı Belgesi

Umarım konuyu buraya açmamda sakınca yoktur.

İyi seneler...

28 Aralık 2008 Pazar

Google pagerank için "Analytics" verilerini kullanıyormuş.

Arkadaşlar alttaki habere(teoriye) göre google pagerank hesaplarken "Google Analytics" verilerini kullanıyormuş.

"Site sahipleri, sitelerinin istatistiklerini tutmak için pek çok farklı yol takip ediyorlar. Bu çözümlerden bazıları: Google Analytics, Extreme Tracking, kullandığımız host panelindeki istatistik yazılımları (Awstat).
Şu an Google Analytics’in kullanmış olduğu Urchin teknolojisini bulan ve bunu kodlayarak aylık 495 $ ücretle hizmete sunan Urchin firmasını satın alıp bünyesine katan Google, en büyük farklılığı bu hizmeti ücretsiz hale getirmesi ile sağladı. İlk zamanlarda bu hizmeti sadece davetiyeye sahip olan kullanıcılara hizmet veren Google, sistemin doğru işlediğine inandığı anda herkese açarak epey ilgi çekti.
Yukarıda sayamadığımız pek çok firma daha bu hizmeti veriyor ancak neden neredeyse hepsi bu hizmeti ücretli veriyor? Ücretsiz hizmet verenler dahi bu sürümlerinde belirli kısıtlamalara giderken Google neden bu hizmeti ücretsiz olarak veriyor? Bu yazıya esin kaynağı olan hatta bu komplo terosinin teorisyeni AdesBlog‘un sahibi Abdylas Tynyshov’un teorisine göre Google bu hizmeti verirken sitelerden topladığı veri ile diğer hizmetlerinin altyapısını oluşturuyor. Bunlardan site sahiplerini belkide en çok ilgilendireni olan PageRank değerinin de bu istatistiklerden alınan değerlerinde eklenmesi ile şekillendiğini düşünüyor. Ve bu yarışta Google Analytics kullanmayan webmaster’ların öne geçtiğini düşünüyor. Bu teoriyi ortaya sunarken de şöyle bir açıklama yapıyor. Google Pagerank değerlerini belirlerken elindeki verileri değerlendiriyor. Bu veriler çok farklı kıstaslara sahip. Kendisinin elde edemediği veriler için ise diğer firmalara güvenmek zorunda. Bunlar Alexa veya farklı firmaların değerleri olabilir. Ancak Google’ın sahip olduğu veriler ile diğer firmaların tutmuş olduğu veriler arasında algoritma farkı oluşuyor ve bu nedenle Google Analytics kullanmadan elde edilen Pagerank değerinin Google Analytics kullandıktan sonra düşeceğini savunuyor. Ve bu olayı alttaki basit grafik yardımı ile açıkılıyor :

Grafikte bir site sahibinin Google Analytics kullanmadan önceki PR değeri ve kullandıktan sonra aldığı PR değeri örnekleniyor. Peki bu grafik ne anlatıyor? Site sahibinin Google Analytics ile henüz tanışmadığı ve Google Analytics öncesi PR 5 değere sahip olduğu varsayılıyor. Ancak site sahibi Google Analytics’i duyuyor ve kullanmaya başlıyor. Abdylas Tynyshov bu hizmeti kullanmaya başladıktan sonra Google’ın dış verilere daha az ihtiyaç duyacağını iddia ederek bunun sonucu olarak da genelde PR değerini düşeceğini, çok az bir kısımının da yükselebileceğini savunuyor. Webmaster’lar için diğer önemli konu olan Arama Motoru (Search Engine) sıralamalarının da Analytics verilerine göre şekillendiğini de unutmamak gerekir.
Bu kadar komplo teorisinden sonra da Google umarım beni cezalandırmaz ve sahip olduğum PR değerini düşürmez diyerek yazısını endişeye sahip bir latife ile sona erdiriyor. Ben de aynı temenniler içinde yazıma son veriyorum"

Kaynak: suleymans.com/google-analytics-pagerank-arama-motoru-iliskisi.html

27 Aralık 2008 Cumartesi

Audi Q5'e ödül üzerine ödül!


Almanya, Avusturya ve İsviçre’den 150’yi aşkın, tanınmış, bağımsız otomotiv gazetecisinin oylarıyla gerçekleştirilen ‘TOPautos 2009’da en iyi yeni modeller arasında off-road aracı olarak birinci sırayı alan Audi Q5, ileri düzeydeki aerodinamik özellikleri, yenilikçi teknolojileri ve ergonomik tasarımı sayesinde ‘2009 Euro Car Body Award’ ödüllerinin sahibi oldu.

Yılın Off-Road aracı
Spor bir sedanın dinamiklerini, çok yönlü özelliklere sahip iç mekân özellikleriyle birleştiren performans SUV’si Audi Q5, üç farklı güce sahip motor alternatifleri, quattro sürekli dört tekerlekten çekiş sistemi ve çevik süspansiyonuyla, hem asfaltta hem de arazide olağanüstü bir teknoloji paketi sunuyor. Audi Q5, Motor-Informations-Dienst (mid) tarafından bu yıl dördüncüsü verilen ödülü, günlük gazetelerden, dergilerden ve internet portallarından 150’nin üzerinde otomotiv gazetecisinin, “İş”, “Şehir”, “Konsept Otomobil”, “Aile”, “Eğlence”, “Lüks”, “Yenilik” ve “Off-road” kategorilerinde toplam 80 yeni model arasından yaptıkları oylama neticesinde kazandı.

Audi’nin 3. Euro Car Award Ödülü Q5’e
Dünyanın bu alandaki en önemli onur unvanı olan Euro Car Award, gövde üretiminde uyguladığı Teknoloji ile bir adım önde ilkesinin sonucu olarak Audi’ye verildi. 2003 ve 2006 yıllarında sırasıyla A8 ve TT modelleriyle Euro Car Body Award’un sahibi olan Audi, Q5 ile altı yıl içinde üçüncü kez bu ödülü kazanma başarısı gösterdi.

Almanya’da düzenlenen konferansta 550 uluslararası gövde-üretim uzmanı tarafından 12 rakibinin önünde birinci olan Audi Q5 segmentinin en iyi ağırlık ve sertlik/ağırlık oranı değerlerine sahip. Orta boy SUV segmentinin en hafif karoserine sahip olan Audi Q5, rakiplerinden daha hafif. Audi Q5, sertlik/ağırlık oranı, yani ağırlık, torsiyonel bükülmezlik ve ebat arasındaki ilişki açısından da rakiplerinin en iyisi. Üretim bantından çok verimli bir gövde ile inen Audi Q5, kullanıcılarına düşük yakıt tüketimi ve ilerici teknolojileri ile üstün bir sürüş keyfi vaad ediyor.

Nokia 6210 Navigator İnceleyelim

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacısı olarak teknolojik ürünleri incelemeye devam ediyoruz. İşte bir yenisi daha..

Artılar: Komple navigasyon paketi, güçlü işletim sistemi, müzik ve internet özellikleri

Eksiler: WLAN bağlantısı yok, otomatik panorama modu iyi çalışmıyor

Sonuç: Nokia 6210 Navigator, GPS hizmetinden yararlanmak için en pratik cihazlardan biri.


Geçen sene Barcelona'da tanıtılan navigasyon odaklı modellerden biri olan 6210 Navigator, sürgülü tasarımı ve dayanıklılığıyla gelişmiş bir mobil iletişim cihazı.

Ürün çeşitliliği inanılmaz boyutlara ulaşan Nokia, yeni modellerinde çok eskiden ürettiği telefonlarda kullandığı model numaralarını yinelemeye başladı. 2000 senesinde satışa sunulan modellerden biriyle aynı model numarasına sahip cihaz Navigator ismiyle farklılaştırılmış. Sürgülü tasarıma sahip 6210, kaliteli dış malzemesinin yanı sıra ergonomik detaylara sahip. 6220 ve 6120 Classic modellerinde karşılaştığımız içe doğru kavisli parlak kaplama 6210 Navigator'ın da ana tasarım çizgisini oluşturuyor. 240 x 320 piksel çözünürlük sunan ekranın altına yerleştirilmiş kontrol tuşlarından menü ve silme tuşu daha çıkık olarak tasarlanmış. Seçim ve çağrı tuşları geniş olduğundan çok rahat bir kullanım sunuyor. Numara tuşlarının da kullanımı sorunsuz.
Navigator adına uygun olacak şekilde navigasyon özellikleri sunan cihazın özel nir GPS tuşu mevcut. Yön tuşlarının hemen altına yerleştirilen mavi pusula yıldızına basarak Nokia Haritalar uygulamasına kolayca ulaşıyorsunuz.

Cihazın sol yan yüzünde micro USB bağlantısı ve microSD yuvası bulunuyor. Önceki Nokia modellerinden farklı olarak 6210 Navigator üzerinde esnek plastikle bağlı kapaklar yerine sert ve tek yönde açılabilen sağlam kapaklar tercih edilmiş. Kuşkusuz bunların da kırılma riski var fakat diğerlerine göre çok daha rahatça açılıp kapanabiliyor. 6210'un üst yüzeyinde şarj ve 2.5 mm kulaklık bağlantıları konumlandırılmış. Sağ yanda da klasik bir şekilde ses kontrol tuşlarıyla kamera tuşları yer alıyor. Hoparlör arka yüzde bulunuyor.

Symbian ve güç
Nokia 6210 Navigator dış görünüşüyle S40 cihazlarını andırsa da aslında Symbian işletim sistemi üzerinde S60 arayüzüyle çalışıyor. Ekran altındaki başarılı bir ergonomiye sahip kontrol tuşları sayesinde hızlı işletim sistemi pratik bir şekilde yönetilebiliyor. Diğer S60 modellerinden en önemli farkı güç düğmesinin olmayışı. 6210 çağrı sonlandırma tuşuna basılı tutularak açılıp kapanıyor. Bu işlev için herhangi bir sorun yok fakat S60 cihazı kullananlar bilecektir bu arayüzde kapama tuşuna basıp bıraktığınızda profil listesi ekrana gelir. Yine çağrı sonlandırma tuşuna basılı tutarak aktif bağlantıları sonlandırabiliriz. Nokia 6210 güç düğmesine sahip olmadığından ve çağrı sonlandırma tuşu profil listesini açtığından bu özellik kullanılamıyor. Fakat işletim sistemi aktif olmayan bağlantıları zaten otomatik kapatıyor.
Standart Symbian S60 uygulamalarına detaylı bir şekilde değinme ihtiyacı duymuyoruz. FM radyo, müzik çalar, gelişmiş rehber ve takvim, başarılı S60 internet tarayıcı, galeri, podcast ve Real Player, tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar sağlam uygulamalar. Şimdi Nokia 6210'un en önemli özelliği olan navigasyon özelliğine değinelim.

Nokia Haritalar 2.0
6210 Navigator Nokia tarafından geliştirilen Haritalar (Maps) uygulamasının 2.0 versiyonunu kullanan ilk modellerden. Uygulama önceki versiyona göre oldukça gelişme göstermiş. Öncelikle çok daha hızlı açılan bir uygulamayla karşı karşıyayız. Haritanın ekrana gelmesi en fazla 2-3 saniye sürüyor. Yaya navigasyonuna en fazla önemi veren firma Nokia, 6210 modeli üzerinde dijital pusula sunuyor. Harita uygulaması içerisinden açılıp kapanabilen pusula ekranın sol altında görüntüleniyor. Biraz süre geçip de pusula tam olarak yönünüzü tespit ettiğinde kendi etrafınızda dönerek veya cihazı döndürerek pusulanın ne kadar hassas olduğunu görebilirsiniz. Neredeyse gerçek bir pusuladan farksız olduğunu söylemek mümkün.

Yenilenen haritalar uygulamasında dikkati çeken bir diğer nokta harita görünüm modu. Harita ve Uydu seçenekleriyle zaten sunulan seçeneklere "Karma" seçeneği eklenmiş. Böylece aynen Google Haritalar'da olduğu gibi uydu fotoğrafları üzerinde yol çizgilerini ve etiketleri görebiliyorsunuz. Uygulamanın menü ağacı da sadeleştirilmiş. Seçenekler menüsü dahilinde Ara, Favoriler, harita modu, trafik bilgisi ve araçlar başlıkları yer alıyor. Zaten kullanmak için pek fazla ayar yapmanıza gerek yok.

Gelişmiş işletim sistemiyle güçlü bir cihaz olan Nokia 6210 Navigator, güçlü navigasyon modülüyle açık havada neredeyse 3-5 saniyede yerinizi tespit edebilen başarılı bir GPS cihazı. Üçüncü nesil şebeke desteği ve bluetooth mevcut. Fakat WLAN bağlantısının bulunmaması üzücü. Zira başarılı S60 tarayıcısı ve gereç uygulamaları (widget) ile kullanılabilecek servisler için WLAN önemli.

Son olarak
Cihazın sahip olduğu kamera 3.2 megapiksel çözünürlük sunuyor ve otomatik netleme özelliğine sahip. Çalışma hızı ve performans açısından oldukça başarılı olan kamera otomatik panorama özelliği de sunuyor. Böylece ilk kareyi çektikten sonra sağa doğru kaydırdığınızda diğer kareler otomatik yakalanıyor ve sonunda birleştiriliyor. Genel anlamda fotoğraf kalitesi orta üzeri fakat otomatik panorama modunun başarılı çalışmadığını gözlemledik.
Sunduğu gelişmiş iletişim ve eğlence özellikleriyle güçlü bir mobil cihaz olan 6210 Navigator, komple bir navigasyon paketi sunmasıyla da iddialı. Symbian işletim sistemli cihazlar arasında bazı eksiklikleriyle geride kalsa da, aynı boyutta ve özellikteki rakiplerine göre avantajlara da sahip.

26 Aralık 2008 Cuma

Siteleri Google.com.tr Değil, İnsanlar Değerli Kılar...

Arkadaşlar dün belirttiğim gibi günlük yazılarıma devam ediyorum.Bu sefer üzerinde durmak istediğim konu r10'da pek üstüne düşülmediğini düşündüğüm ama çok önemli bir konu.Size kendi çıkarttığım hayat derslerinden,büyüklerimden duyduklarımdan ve edindiğim bilgilerden yola çıkarak bazı psikolojik davranış biçimleri üzerinde durmak istiyorum.İddialı girdiğimi biliyorum ama umarım beğenirsiniz

Webmasterların en çok yaptıkları hatalar:

1-Benim en çok gördüğüm malesef hala birçoğumuz disiplinli ve düzenli değil.Yani bir site yapma işi almış,link satmış ve ya pazarlık yapıyor olduğunuzda karşınızdaki insana "ben yarım saat sonra msn'deyim", "kodlamayı 1 haftada bitiririm", "sen linki koy ben sana yarın parayı atarım" dedikten sonra eğer bu sözlerinizde durmazsanız,teknik anlamda ne kadar kaliteli olursanız olun karşınızdaki insanı kaybedebilirsiniz.

-VERDİĞİMİZ SÖZ ÇOK ÖNEMLİDİR

2-İşten işe atlamak diyebileceğim agresif tavırlar özellikle yetenekli olduğumuzdan ve genç bir grup olduğumuzdan bizde var.Bir site aldım onu 10k yapıcam deyip de sonra gaza gelip birkaç site daha açtığımız muhakkak olmuştur.Bu dağılım iyi yapılırsa size daha fazla kazandırır ama eğer kontrolü kaybederseniz elinizdekinden de olabilirsiniz.

-BULGURU KODLARKEN PİRİNCİN HİTİNİ DÜŞÜRMEYİN

3-Bu yazımın son mesajı olarak da insan ilişkilerimize biraz göz atalım dedim.Arkadaşlar beni çok kere zor durumda bırakan bir durum bu.Özellikle ticaret insanların birbiriyle iletişiminin hat safhada olmasını gerektiren bir durum.
Bir bakkala girdiğinizde adam size tip tip bakarsa çıkıp yan bakkaldan alışveriş yaptığınız mutlaka olmuştur.
İşte aynı şekilde web dünyasındada da iletişime dikkat etmeliyiz.Peki birbirimizin gözlerine bakmadan,birbirimizin mimiklerini görmeden nasıl etkili iletişim yaparız?Bence bunun başlıca kuralı daha sonra yazılarımda daha da içine gireceğim "EMPATİ" kavramı.Yani kendimizi başkasının yerine koymak.Bir örnekle anlatıcam:

Bir msn konuşması hayal edelim(:

Ahmet:Merhaba link ilanınız için konuşmak istedim.

Osman:Evet,2 aylık 40 ytl

Ahmet:Size 1 hafta içinde ödesem olur mu?

Osman:Kesinlikle olmaz iyi akşamlar(der ve osman konuşmadan ayrılır)

Ahmet'in yeni bir webmaster olduğunu ve Osman'ın ise iyi paralar kazanan daha deneyimli bir webmaster olduğunu düşünelim.

Aradan 3 yıl geçsin ve Osman'ın işinin Ahmet'le olabileceği bir durum olduğunu düşünelim.Mesela artık Ahmet r10'daki en iyi tasarımcılardan birisidir.Osman da ona iş yaptırmak istiyodur.İşin boyutunun 3000 ytl olduğunu düşünelim.Sizce Ahmet ne kadar indirim yapar?Bence az ya da hiç.Çünkü artık o bu işe profesyonelce bakar.

Peki tersi olsaydı n'olurdu.Ahmet Osman'a "abi sen zamanında bana çok anlayışlı davrandın ben sana bu işi 2000 e yaparım " diyebilirdi.Ben kendi hayatımda bile bunu yaşadım arkadaşlar ki henüz 23 yaşındayım ve 10 aydır webden kazanmaya çalışıyorum.

Son söz olarak birbirimize saygı,anlayış ve birliktelik her zaman bize kazandırır.Takım oyunundan,paylaşmadan para kaybeden biri görülmemiştir ki hayatta her şey para da değildir.

Yazımı beğendiğinizi umuyorum,beğenildikçe ben de yazmaya devam edicem

*Yazıyı isteyen istediği yerde paylaşabilir altına Mehmet Balay yazmak şartıyla...

25 Aralık 2008 Perşembe

Link Nedir ? Link Kasmak & Almak Ne İşe Yarar ?

yine her zaman ki gibi r10.net dolaşırken sizlerin de işine yarayabileceğini düşündüğüm bir konuyu sizlere paylaşayım dedim...

İşte ayrıntı aşağıda...

Öncelikle herkese merhabalar arkadaşlar..Bu yazımda son süreçte sürekli olarak link kasmanın işe yaramadığı , kötü olduğunu bir de benim bakış açımdan size sunacağım..


Öncelikle link nedir ?

Link= Backlink demektir.Backlink bir siteden , sizin sitenize doğrudan verilen bağlantılardır.Örnek olarak bu bir backlinktir.


Şimdi konumuza gelecek olursak , backlink kasmak kötümüdür.


Backlink kasmak yani doğrudan bir siteden link almak ne işimize yarar ? ..
Google her siteye girdiğinde siteye giren google botlar siteyi taramayı bitirdikten sonra sayfadaki dış linkleri alır ve tarama bittikten sonra botlar tarama işlemlerine bu sayfalardan devam ederler..Bunu herkes bilir.

Yani ne demek oluyor biliyormusunuz ?

A sitesinde B adındaki linkiniz varsa ve google A sitesine girerse otomatikmen B sitenize de girer..Ve sitenize sürekli gelmesi ile daha kısa sürede indexler alacak olup , google gözünde git gide yükselmeye başlarsınız..

Ancak burda dikkat etmemiz bir unsur vardır.Bu şudur ve bir çok sorunda burdan çıkmaktadır..

Şimdi yukarıda vermiş olduğumuz A-B örneğine geri gelecek olursak Google bot A sitesine girip ordan sizin ref olarak gösterildiğini göstererek o sitenin kalitesi ile sizide sorumlu tutar..Yani o bir spam siteyse sizde etkilenirsiniz..Çünkü bir spam sitenin sizi tavsiye etmesi demek sizinde onunla aynı kategoride olduğunuzu gösterir..Yani ne dememiş kalitesiz sitelerden link almamak gerekiyormuş..


Ayrıca linkler faydasız olsaydı Google 'de link:siteadi.com diye arama yapılmazdı ve en önemlisi Google Webmaster Tools ta HARİCİ BAĞLANTILI SAYFALAR adındaki backlinklerinizi gösterilen bölüm olmazdı..


Son olarak ekleyeceğim notlar :

1- Link aldığınız sitenin çıkışı çok önemli değildir , önemli olan yeterli içeriğe sahip olmasıdır..
2- Link aldığınız sitenin güncelliği en önemli olan konudur..
3- Link alacakken siteye googlenin en son ne zaman geldiğine dikkat ediniz.(Max 5-10 Gün )
4-1 yıldır link işleriyle uğraşan biri olarak belirteyimki hızlı indexlenmenin en önemli unsuru linktir.
5- Unutmayın GoogleBot denilen makineler hergün , her hafta , her ay ortalama ne kadar backlink aldığınızı görür ve bu oranlar çok aşıldığında sizi incelemeye alır..


İyi çalışmalar dilerim herkese..

r10,ner mygatsel

24 Aralık 2008 Çarşamba

Analiz: Pagerank Sistemi, Pagerank Mantığı Nedir?

Pagerank Nedir

Herkes tabiki pagerank nedir biliyor fakat makalenin giriş bölümü açısından basitçe bir bahsedeyim dedim. Öncelikle pagerank sitenize Google tarafından verilen sayfa değeridir. 0 ila 10 arasındadır. Yeni açılan siteler 0′dan başlar bu değerlendirmeye. Güncellemeler ile değişen bir değerdir. Google toolbar ile veya “pagerank checker” sitelerinden kontrol edebilirsiniz. “info:siteadı.com” şeklinde de sahte pagerank e bakabilirsiniz. Sahte pagerank bir sitenin başka bir sitenin pagerankini çalmasıdır. Yararırın olduğuna inanmadığım bir yöntemdir. Ve pagerank'in bazı nedenlerden düşmesi de gerçekleşebilir.


Pagerank Mantığı Nedir?

Çoğu webmaster pagerank için uğraşıyor son dönemlerde. Bunun belli başlı sebeplerinden biri de pagerank ile link satışının sağlanmasıdır. Pagerank’in algoritması tam olarak çözülememiştir. Birçok tez vardır ve denenmiş, bazılarında işe yaranılan yöntemler vardır fakat kesin bir değer yoktur ve olmamıştır da. Google’ın tamamen çözülemeyen bir algoritmasıdır.


Pagerank Mantığına Analizim

Çoğu kişi pagerankin aramalarda büyük bir etken olduğunu iddia eder. Ben pageranke fazla inanmayan birisiyim. Benim için o sadece bir süstür. Sitenin bir süsü (evin yılbaşı ağacı gibi). Link satışında pagerankli siteler yerine kaliteli, hitli, temiz, içeriktaş sitelerin tercih edilmesinden yanayım. Pr5 100 hitli site yerine pr1 10.000 hitli siteyi tercih ederim. Pagerank’in aramalarda tamamen bir etken olmadığını bizzat “pagerank” kelimesini kullanarak kanıtlayayım size, örnekler:

Google’da aratıyoruz:

- pagerank - Google'da Ara

Çıkan sonuçlar da 1.sitenin pr3, 5. sitenin pr4 tür.

- dershane - Google'da Ara
Çıkan sonuçlarda 2.sitenin pr3, 3.sitenin pr4 tür.

Bunlar sadece anlık arayıp bulduğum örneklerdir, birçok örneğe raslayabiliriz. Pageranke sıkısıkıya bağlanmamanın gerektiğinden bahsediyorum kısacası. Pagerank’i bir süs olarak görün, kafanıza fazla takmayın. Hit ve markalaşma ile daha fazla ilgilenin zaten pagerank gelecekçe gelir hakkettiğiniz. Pagerank’e aldanmayın ve pagerankin sizi bir kelimede direk üst sıraya çıkardığını sanmayın.

Pageranke fazla takılmayan ve sadece süs olarak gören biri için bir analizimdir. Tabi bu işin farklı boyutları ve ticareti de mevcuttur. Domain olarak edu, gov gibi yüksek pagerankli siteler konu dahilinde sayılmamaktadır. Bunu bir analiz olarak görüp ona göre yorum yapacağınız için teşekkür ederim. Herkesin fikri değerlidir.

Özet olarak sizlere önerim pageranke takılmayın hit ve markalaşma yolundaki katettiğiniz yolu değerlendirin.

r10.net Cenk

Atatürk'ten muhteşem bir ders

işte tarihten bir ders...

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:
- Hayırdır İsmet... Habersiz geldin.
- Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz... Ne diyorsunuz?
- İsmet bugün geç oldu... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.

İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
- Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... Derhal.
İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
- Ne oldu böyle?
- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.
Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:
- Paşam, bahçenin durumu nedir?
- Azınlıkları söküp attım İsmet.
İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:
Atatürk:
- İsmet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene"
sözünü boş yere söylemedim... Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.
"Bunları" dün bize Ateş Ünal Erzen anlattı. "İnan Kıraç'tan dinledim" dedi. Belediye Başkanı Erzen, Ermenilerin "Sevgi Sofrası" adını verdiği kutlamalarda bu "olayı" anlatmış. Dinleyenler ağlamaya başlamışlar.

Başarının sırrı kasada değil yürektedir

Bir blog'da rastladığım kısa bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim benim için gerçekten çok anlamlı bir yazıydı. umarım sizde aynı tadı alabilirsiniz.

İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı bir insan olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı.

Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu. 'Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli… Benimle Paylaşmak ister misin?' diye sordu yaşlı adam. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da, 'Sana yardım edebilirim' dedi. Çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: 'Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al' dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.

İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu ve imza ise John Rockefeller' e aitti, yani o gün için dünyanın en zengin adamına. 'Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim' diye düşündü. John Rockefeller' e ait bu çekle her şeyi çözebilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güveniyle yepyeni bir iyimserlikle işine tekrar dört elle sarıldı. Büyük küçük demeden tüm işleri değerlendirmeye başladı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Birkaç ay sonra tekrar işlerini yoluna koyabilmişti.

Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para kazanmaya başlamıştı. Tüm bir yıl boyunca çalıştı durdu. Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire 'Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir' dedi. 'Çünkü bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor' diye ekledi. Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.

İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolar olduğuna inanarak işler almış, yapmış ve satmıştı.

Birden, hayatının akışının değiştiren şeyin para olmadığını fark etti.

Hayatını değiştirenin yeniden kendinde bulduğu kendine güven ve inançtı.

Başarının sırrı, kasamızda duran değil, kendi kalbimizde ve kafamızda olanlardır. Başka yerde aramaya gerek yok.
Herkese başarılar dilerim.

Metrodaki Kemancı‏

Güldürüne bir fıkra ile tekrar karşınızdayız... Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması iyi bir şekilde okumanızı tavsiye ederiz.

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda,kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.

Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?

23 Aralık 2008 Salı

Google Optimizasyon Değişikliğine mi Gidiyor

Bilindiği üzre her yıl optimizasyon değişikliği yapan Google bu senede optimizasyon değişikliği yapmıştır.

Google'nin açıklamasına göre, 2006 yılı sonunda yeni bir filtreleme sistemi kurmayı planladıkları sırada sistemlerde çıkan ufak arızalar sebebi bu filtreleme sistemini 2007 yılı sonuna saklayan Google 2007 sezonu sonundada bunu yapmayıp - herhangi bir açıklama getirmemesine rağmen - bunu 2008 yılı sonuna saklamış gözüküyor.

Son zamanlarda google'de olan dalgalanmalardan bir çok site etkilenmiş gözüküyor, çoğu kişi bu tür dalgalanmadan etkilenecek ve etkilenmiştir. Bunun için sitelerinizdeki Link popülarütörlüğünü düşürmeyi deneyin, aksi halde sitelerinizin bu dalgalanmadan etkileneceği kaçınılmazdır.

2006 yılı sonunda Filtreleme sistemini devreye sokamayan Google bu yıl sonunda - google haberlerini takip edenler bilir - Toplistler için; "Toplistler yerine Forum siteleri kurun, Google forum sitelerini kısa sürede indexleyecektir bunun sebebi forum ve blog siteleri sadece bilgilendirme amaçlı text içermesidir" dediğini hepimiz biliyoruz. Toplistlerden bu şekilde uzak durmuştuk, görünüşe bakılırsa "Link Excange" ye de bir çare bulmuş görünüyor.

r10.net / vienne

Google Dalgalanma Sorunu

Google Dalgalanması Nedir?

SEO’da başarı siteyi üst sıraya çıkarmaktan çok siteyi orada tutabilmektir. Genelde sıralamalarımız değişir. Birgün bakarız 3.sıradayız, birgün bakarız 5, birgün bakarız 4… Bunun nedeni “Google Dalgalanmasıdır“.

Google her saniye güncellenen/dalgalanan bir sistemdir. Size bunu benzetmeli bir örnekle anlatayım: Bir deniz düşünün. Sabahları sakin veya az dalgalı, akşamları ise dalgalı, sizi bir köşeden başka bir köşeye atabilecek şiddette; fakat bu dalgalanma bittiğinde dalgalardan önceki yere tekrar gelirsiniz. Google’da bazen sakin veya az dalgalıdır. Bu dönemlerde sitenizin sıralaması pek fazla oynamaz ve yer değiştirmez. Bazen de çok dalgalıdır, sitenizin konumunda büyük değişiklikler gözükebilir. Dalgalanmaların ne zaman başlayıp ne zaman bittiği hakkında kesin bir bilgi kimse veremez; çünkü Google hep dalgalı bir haldedir fakat dediğim gibi bazen sakin bir şekilde dalgalanır bazen şiddetli.


Dalgalanmalardan Korkmayın

Dalgalanmalardan korkmayın. Dalgalanma geçtikten sonra çoğunda siteniz eski yerini ya da eskisine çok yakın bir yerde olur. Benimde yaşadığım bir olaydır. Sitem iyi giderken 1-2 gün boyunca 2-3 sayfa düşer fakat o 1-2 günden sonra tekrar eski haline gelir. Sabırlı, sakin ve disiplinle karşılayın bu olayı. (Fazla da takılıp üzülmeyin genelde geçici şeylerdir ).
Dalgalanma esnasında panik olmayın, düzeninizi değiştirmeyin. Ancak dalgalanmadan sonra da siteniz kötü yerde kaldıysa düzen ve çalışma prensibinizi değiştirin.

r10.net cenk

18 Aralık 2008 Perşembe

Bloglara Yorum/Link Kasma Hakkındaki Gerçekler...

Bugün r10.net'te dolaşırken CENK adl üyenin yazmış olduğu konuyu s,zlere ulaştırmak istedim. Benimde dikkatimi çekti bu yazı...

Belki gözünden kaçan vardıor diye Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacısı olarak sizlere ulaştırayım dedim... İşte ayrıntılar...

Genelde seo bölümünde konular görürüz. pr7 blog link kasın, pr6 hadi kasın tarzı. Bu konuların zaten seo ile pek alakası olduğunu sanmıyorum çünkü seo bloglara “thanks” yazıp ardından site linki vermek değildir. Seo’yu bırakın bunu interneti bilmeyen birine 1dk içinde öğretebilirsiniz ki seo uzun zaman alan bir daldır. Bu yazımda bloglara yorum yazmanın(kasmanın) ne kadar doğru bir hareket olduğunu ve bize ne tür yarar ve zarar getirdiğinden bahsedeceğim.


Bloglara Yorum Kasmak Ne Kadar Doğrudur?

Geçen sene bir yabancı ünlü blog sitesine konu açmıştı. Konu Türk webmasterlarıyla ilgiliydi. Site sahibi saçma sapan yorumlardan, Türk kullanıcılarının anlamsız yorum kasmalarından bıkmış bir halde sitem halindeydi. Biz hep deriz yabancılar şunu yapıyor, bunu yapıyor biz niye yapamıyoruz diye? Nedeni çok açık aslında. Yapılan bir şeyden ilham almak yerine onu çöplüğe çevirene kadar kullanmayı tercih ediyoruz. Yabancıların gözünde zaten Türk interneti vasat gözüküyor. Hackerından tut spamcısına kadar ünlü olduk. Bu bizim sayemizde oldu. Pr 8 blog görünce çöp haline getirmek yerine onun gibi bir proje yapmayı düşünmedik. Çökene kadar kullan mantığıyla yürüdük. Ve saçma sapan 3-5 tane nofollow backlink için webmaster alemi yabancı network de dilden dile düştü. Aşağılandı, dalga geçildi. En önemlisi bu işe yeni başlayan arkadaşlarımız genelde bu tür yağmalamaları örnek aldı, kolaya kaçtı ve bu iş yayıldıkça yayıldı. Bir başkasının emeğinden ilham almak gerçekten daha yararlı olacaktır. Neden bizim de pr6, pt7 hatta daha yüksek bloglarımız ve Google’ın değer verdiği bloglarımız olmasınki? Bunu isteyerek işe koyulmak bu işi bitirmenin yarısıdır. Kolaya kaçıp “Türk” ismini internet aleminde kötüye (spamcıya) çıkarmak yerine daha güzel projeler yapmak daha güzel değil mi? Sizlerde bu konudaki düşüncelerinizi belirtebilirsiniz.


Bloglara Yorum Yazmak (Kasmak) Bize Ne Tür Yarar Ve Zarar Getirebilir?

Blogların çoğu genelde nofollowdur ki bu yararı olmaz pek demektir. Zaten bir geçmişe ve günümüze baktığımızda bloglara yorum kasarak iyi yerlere varan ve zirvede duran siteye pek rastlayamayız. Zaten kaliteli site prensibine aykırı bir işlemdir. Yararları belki indexlenme hızınızı artırabilir, sizi sıralamada az buz üstlere çıkarabilir ve sitenizin hitine biraz katkıda bulunabilir. Peki bu Türk webmasterlarının haysiyetinden daha mı önemlidir? Biraz argo olacak kusura bakmayın ama yabancı blogcuların çoğu neredeyse sövüyorlar. Bazıları yazılar yazıyor, bazıları kin kusuyor bu konu hakkında. Biz onları örnek almak yerine, kullanılıp atılacak bir çöp olarak kullanıyoruz. Bence yorum+link kasmak yerine o tür siteleri inceleyip kendinize bir ders/ilham çıkartmak daha yararlı olacaktır.
Alıntı
r10.net Cenk

16 Aralık 2008 Salı

SEO için neden WordPress Önerilir ve Tercih Edilir?

Wordpress son zamanlarda yükselen ve seo açısından avantajlarıyla adı duyulan güzel bir sistemdir. Genellikle site açarken wp kur seo açısından yararlı olur derler. Bu doğru bir şey evet fakat bunu kimi bilerek kimi bilmeyerek söyler. Size WordPress'in neden seo'ya yararlı olduğundan ve neden seçildiğinden bahsedeceğim. Kullandığınız sistemin avantajlarını ve yararlarını bilmek size kullanırken ve sistemi oluştururken kolaylık ve daha önde olmanızı sağlayacaktır. Wp deki özelliklere sahip başka sistemlerde de geçerli olan şeylerdir.
Detaylı bilgi için Wp Türkiye sayfasını ziyaret edebilirsiniz. (WordPress Türkiye)


Wordpress SEO için en uygun portallardan biridir. Neden mi?

* Site içi linkleme sistemi nerdeyse kusursuzdur. Bir bilgiye ilgili her yerden ulaşılabiliyor (arşivler, kategoriler, etiketler vb…) Bu hem ziyaretçinin hem de botun sayfayı bulmasında kolaylık sağlar. Bu indexlenme hızınızda artış sağlar.
* Ziyaretçi ve bot siteyi kolaylıkla gezebilir ve istediğini çok rahat bulabilir.
* Kodlama hatası yok veya çok azdır (temasına göre). Yani kodlaması temiz bir sitedir bu sitenize avantaj sağlar.
* Çok kolay ayarlanabilir sef özelliği. Seo (arama motorlarında kolay bulunma, tercih edilme, yükselme) açısından önemli bir özelliktir.
* Wordpress’de SEO ayarları ve eklentileri gelişime çok açıktır. İnternetten kolaylıkla size bu yönde avantaj sağlayacak yararlı eklentiler ve gelişimler (upgrade) bulabilirsiniz. Örneğin “All in Seo” eklentisi. Bu eklenti birçok wp kullanıcısının kullandığı ve memnun kaldığı bir eklentidir. Kurulum ve kısa açıklaması için tıklayın.
* Bahsettiğim gibi Wp’de sef ayarı çok kolay yapılabilir. Bununla ilgili açıklamalar ve ayarlar için buradan faydalanabilirsiniz (tıklayın).

WordPress bu nedenler dolayı tercih edilmekte ve kullanılmaktadır.

Makale tarafımca (Cenk) yazılmıştır ve http://www.seoliz.com da yayın yapmaktadır.

class c den kurtulmak

R10.nette dolaşırken siz Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması ziyaretçilerine faydalı olacağını düşündüğüm bir konuyu buraya taşımaya karar verdim...

Konu başlıkta olduğu gibi...

İşte cevap...

Her resellerda bir tek grup barındırırsın a,b,c diye resellerları böldüğümüzü farzedersek.
Link şu şekilde verilmeli

a=>b
b=>c
c=>a

Bu şekilde herkes farklı bir c class ip den karşılıksız link almış olacaktır.
2 yönlü değişimde ise herkes aldığı link karşılığında link aldığı ip bloğuna link verdiği için etki azalmaktadır.

Gerçek SEO uzmanları farklı c class ip bloğunda 10 - 20 reserller hesap barındırırlar. Birbirleri ile karmaşık bir link örgüsüne sahip 100-200 domainlik bir ağ kurarlar. Böylece ağır link kastıkları bir pr6 nın etkisini pr5 ve pr4 olarak ağda dağıtırlar. Ve sürekli pr4 ve üzerinde gücünü kendi iç tek yönlü link yapısı ile koruyan bir ağı oluşur.

Aldıkları SEO optimizasyon işlerinde de bu çok sayıdaki c class ip domain ağı ile yüksek performans, arama sonuçlarında da pagerank değerinde de hızlı yükseliş sağlayabilirler.

15 Aralık 2008 Pazartesi

Bu Ülküde Bunlarda Oluyor

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması olarak bu tür olayları artık ülkemizde isyemiyoruz. Benim şahsi görüşümdür...

Nedir bu böyle ya... İnsanın içi sızlıyor bu tür haberleri izlerken... veya okurken...

Tecavüzle olan bebeğe ölüm

Balıkesir'de 14 yaşındaki bir kızın akrabasının tecavüzü sonucu dünyaya gelen 1 günlük bebeğinin ölümü üzerine savcılık soruşturma başlattı. Mağdurenin babasının ise, oğlu tecavüzden tutuklanan ağabeyini bıçakla öldürdüğü öğrenildi.

İddiaya göre, anne ve babası 16 yıllık evliliğin ardından boşanan 14 yaşındaki K.K., babasının ziyarete götürdüğü Kahramanmaraş'ta amcasının oğlu tarafından tecavüze uğradı. Olaydan sonra küçük kızının yeğeni tarafından hamile bırakıldığını öğrenen baba A.K., ağabeyi M.K.'yi bıçakla öldürdü. Amcasının kızına tecavüz ettiği iddia edilen ve babası amcası tarafından öldürülen Ö.K. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Annesinin yanında kalan 14 yaşındaki K.K., dün doğum sancıları çekmeye başlayınca Bandırma Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Sezaryenle dünyaya gelen minik bebek, durumunun ciddi olması üzerine Bursa'daki Dörtçelik Çocuk Hastanesi'ne sevk edildi. Ambulansla getirilen minik bebeğin öldüğü belirtilince savcılık olaya el koydu. Gayrimeşru ilişki sonucu dünyaya gelen isimsiz kız bebeğinin ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. Bebeğin cesedi, kesin ölüm sebebinin tespiti için otopsiye kaldırıldı. Ayrıca babasının tespiti için bebeğin vücudundan alınan materyaller, DNA testi için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Microsoft'tan ilk iPhone uygulaması

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacısı olarak yeni bir teknoloji haberini sizlerle paylaşayım dedim... Haber aşağıdaki gibi...

Microsoft, Seadragon altyapısını kullanarak çalışan ve fotoğraflara pratik bir şekilde bakmanızı sağlayan ilk iPhone uygulamasını App Store'a ekledi.

Live labs bünyesinde geliştirilen Microsoft Photosynth, ortaya çok daha pratik bir uygulamanın çıkmasını sağladı. Silverlight altyapısı üzerinden Deep Zoom eklentisiyle masa üstünde kullanılan teknoloji, Seadragon Mobile adıyla iPhone üzerinde de kullanılabilir hale geldi. Fotoğrafları sonsuz yakınlaştırma oranına sahip bir platform üzerinde sadece parmağınızı kullanarak görüntüleyebiliyorsunuz. Herhangi bir fotoğrafa yakınlaştığınızda ekranda görünen kadar bölümü daha kaliteli olarak yükleniyor. Siz yakınlaştırma veya uzaklaştırma yaptığınız sürece yeni görüntüler yüklenerek daha fazla detay görmeniz mümkün hale geliyor.
Peki Microsoft bu uygulamanın Windows Mobile versiyonundan önce neden iPhone versiyonunu hazırladı? Buna açıklama olarak iPhone'un şu anda grafik hızlandırıcıya sahip en yaygın telefon olması gösteriliyor. Uygulamanın diğer cep telefonlarında çalışacak versiyonu yakında hizmete sunulacak.

14 Aralık 2008 Pazar

Türkiye internette MYNET'i arıyor

Türkiye'de google.com.tr'ye giripte kişilerin en çok neleri aradığını merak etmişiszidr her zaman... Bundan ötürü hangi kelimeler daha çok aranıyorsa o kelimelerde kendini seocu zanneden kişiler o kelimelere deyim yerindeyse kasıyorlar...

İlgili haber işte aynen böle..

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması olarakta biz site olarak google.com.tr aramasından ilk 2 sıra içinde olacağız...

Google, dünyada ve Türkiye'de 2008 yılının en çok aranan terimlerini açıkladı. Facebook, Oyun ve Mynet ilk 3 sırada yer alıyor.


Google Türkiye'den yapılan yazılı açıklamada, Google'nin her gün arama motoruna yazılan milyonlarca sorguya dayanarak derlediği en çok aranan kelimeler listesinde Facebook, Oyun ve Mynet'in ilk 3 sırada yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, 2008 Türkiye listesinde sosyal ağ siteleri, oyun, video paylaşım sitesi ve dizi terimlerinin öne çıktığı bildirilirken 2008 yılı içerisinde Türkiye'de internet kullanıcılarının en çok arama yaptıkları başlıklarla ilgili liste, grafik ve bilgileri bir araya getirdiği kaydedildi.



İşte Türkiye'de en çok aranan kelimeler

1- ''facebook''
2- ''oyun''
3- ''MYNET''
4- ''youtube''
5- ''oyunlar''
6- ''msn''
7- ''indir''
8- ''tv''
9- ''hürriyet''
10 ''haber''


En hızlı yükselen aramalar, ''hi5'', ''facebook'', ''key'', ''netlog'', ''sahibinden'', ''dizi'', ''kurtlar vadisi'', ''kpss'', ''oyunlar 1'' ve ''vatan'' oldu.

Türkiye'den aranan ünlüler, Gülben Ergen, Serdar Ortaç, Tarkan, Demet Akalın, Ebru Gündeş, Hadise, Sibel Can, Gökhan Özen, Hülya Avşar ve Şahan iken, Türk dizileri ise ''Kurtlar Vadisi'', ''Kavak Yelleri'', ''Yaprak Dökümü'', ''Selena'', ''Asi'', ''Avrupa Yakası'', ''Arka Sokaklar'', ''Adanalı'', ''Binbir Gece'' ile ''Gece Gündüz'' şeklinde sıralandı.

Ekonomide, ''iş'', ''kariyer'', ''kredi'', ''altın'', ''para'', ''finans'', ''euro'', ''borç'', ''dolar'', ''banka'' en çok aranan kelimeler oldu.

Futbol takımları da, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor, Sivasspor, Eskişehirspor, Ankaragücü, Kocaelispor ve Kayserispor şeklinde yer aldı.

YouTube HD başladı

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacısı olarak Youtube.com bir yenilik daha bünyesine kattı...

İnternetin popüler ekranı YouTube sessiz sedasız HD yayına başladı. Artık uyumlu videolar yüksek çözünürlüklü olarak izlenebiliyor.

YouTube bazı adres hilelerine başvurmadan videoları yüksek çözünürlüklü olarak izleme seçeneğini geçen sessiz sedasız hüzmete sundu. 720 pikselden daha geniş olarak yüklenmiş videolarda normalde "Yüksek kalitede izle" (watch in high quality) kısayolu yerine "HD çözünürlüğünde izle" (watch in HD) seçeneği beliriyor. Bunun yanı sıra videp gömme açısından da yenilikler sunan YouTube, 640 x 505 piksele kadar dört farklı boyut desteği getirdi. Henüz resmi olarak hizmete sunulmadığından videoları standart olarak yüksek çözünürlükte izlemek veya sayfalara gömmek mümkün değil. Fakat ufak bir hile ile eğer yüksek çözünürlüklü versiyonu bulunuyorsa videoyu daha kaliteli izleyebilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken:

şeklinde görünen video gömü adresindeki VIDEONUNKODU yazılı yere HD olarak izletmek istediğiniz videonun YouTube kodunu eklemek.

MHP (Milliyetçi Haraket Partisi), Adaylarını Açıklamayı Sürdürüyor

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacılarından biri olarak MHP'ye 2009 mart yerel seçimlerde başarılar diliyoruz... Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması olarak göreceğiz bakalım...

Milliyetçi Hareket Partisi(MHP), 29 Mart yerel seçimlerindeki adaylarını açıklamaya devam ediyor. Daha önce 21 il belediye başkan adayını açıklayan MHP, bugün de 7 adayını daha kamuoyuna duyurdu.

MHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, MHP'den aday olmak üzere başvuruda bulunan aday adaylarıyla ilgili genel merkezde oluşturulan 'Ön Değerlendirme Kurulu'nca inceleme ve değerlendirme yapıldı. Bunların Başkanlık Divanı'nda da görüşülerek başvurulardan bazılarının belediye başkan adayı olmalarının uygun görüldüğü ifade edildi.

MHP'nin 7 ildeki belediye başkan adayları şöyle: Erzincan Erkan Karaman, Isparta Yusuf Ziya Günaydın, Kars Settar Kaya, Malatya Cumali Ünaldı, Tokat Mustafa Sarıtaş, Bayburt İdris Aydın ve Osmaniye Kadir Kara. MHP, 7 il belediye başkan adayının yanı sıra toplam 122 ilçe ve belde belediye başkan adayını da kamuoyuna duyurdu.

MHP, daha önce 21 ildeki belediye başkan adaylarını da şöyle açıklamıştı. Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı, İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak duyurulmuştu. MHP'nin daha önce açıkladığı il belediye başkan adayları şöyle: Afyon Hayrettin Barut, Ankara Mansur Yavaş, Artvin Köksal Akalın, Balıkesir İsmail Ok, Bolu Mustafa Ramazan, Burdur Orhan Akın, Bursa Mehmet Gazioğlu, Çanakkale Rıdvan Uz, Çorum Bekir Soyocak, Giresun Ali Kara, Gümüşhane Mustafa Canlı, İzmir Musavvat Dervişoğlu, Kastamonu Turhan Topçuoğlu, Sakarya Enver Toçoğlu, Zonguldak Selahattin Gülay, Aksaray Ramazan Kaşlı, Karaman İsmet İlmi Hatipoğlu, Bartın Cemal Akın, Yalova Murat Sarısoy, Karabük Rafet Vergili, Kilis Hasan Mısırlıgil.''

Öğrenim ve katkı kredisi geri ödemeleri için erteleme hakkınızı kullanın

Bu yarışmaya katılanlar arasında öğrenci vardır veya yeni üniversiteden mezun olmuştur düşüncesiyle aşağıdaki yazıyı sizler için paylaşayım dedim...

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması ile daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyoruz...

Hadi okumaya devam...

Öğrenim ve katkı kredi borçlarına ilişkin oluşan borç yükü, mezun adayları rahatsız etmeye devam ediyor. Ancak, herhangi bir işe girmemiş olan adayların öğrenim ve katkı kredi borcunu birer yıllık sürelerle erteleme imkanı bulunmaktadır. Bunun için tek yapılması gereken bir dilekçe yazılmasıdır. Borcun ertelenmesi sebebiyle her yıl ayrıca faiz uygulanacaktır.

KANUNUN İLGİLİ MADDESİ

Öğrenim ve katkı kredi borçlarını ödemeye kolaylık getiren 5505 sayılı Kanun 26/05/2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Söz konusu bu kanun, işe giremeyen adaylara kredi borcunu ödemede erteleme imkanı sağlamaktadır. Kanunun ilgili maddesi şu şekildedir:

"Borçlunun Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur veya sosyal güvenlik kuruluşu niteliğindeki başka kuruluşlarla ilk defa ilişkilendirildiğinin tespitine kadar, ilgilinin talebi halinde borcunu ödemesi, kredi alma süresinin bitiminden itibaren endeks uygulanmak suretiyle ve birer yıllık sürelerle Kurumca uzatılabilir."

"Katkı kredisi borcu ödemelerinde de aynı esaslar uygulanır."

YAZILI DİLEKÇE İLE BAŞVURU YAPMAK GEREKİYOR

Buna göre bir işe girmemiş bir adayın borcunu ertelemesi için Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur veya sosyal güvenlik kuruluşu niteliğindeki başka kuruluşlarla bir ilgisinin olmaması gerekmektedir. İşe girmemiş adaylar bu maddeye göre Kredi ve Yurtlar Kurumuna bir dilekçe yazacaktır. Dilekçede; ad, soyad, öğrenim görülen öğretim kurumu adı, T.C kimlik numarası, kredi numarası, baba adı ve açık adresi belirtilecek ve dilekçe “Cemal Gürsel cad. no:61 Cebeci- Ankara” adresine gönderilecektir.

HER ERTELEME İÇİN ENDEKS UYGULANACAKTIR

Ertelenen her yıl için borca endeks uygulanacaktır. Borç birer yıllık sürelerle uzatılacaktır. Bu nedenle işe girilemeyen her yıl için bir defa dilekçe ile başvuru yapmak gerekecektir.

Bilindiği üzere borç ödemeleri mezun olduktan 2 yıl sonra başlamakta olup, başvuruların mezuniyetin hemen sonrasında değil, bu iki yıl sonrasında yapılması gerekmektedir. Borca ilişkin kontroller Kredi ve Yurtlar Kurumunun internet sitesinden yapılabilir.

isimtescil.net'ten Ücretsiz şekilde Alanadlarınızı Taşıyabileceğiniz Bir Yöntem

r10.neti takip edenler bilir isimtescil.net ile ara ara büyük problemler yaşayan insanlar çıkmaktadır. Bu problemden ötürü baya bir sorun yaşayan arkadaşımız var...

Bugün r10.net'te dolaşırken şunu gördüm... Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması yarışmacısı olarak szilere bu bilgiyi paylaşma gereği duyduk... Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması bir teşekkür etseniz yeterlidir...

İşte bilgi...

Öncelikle bu yazımda isimtescil'e yönelik art niyet arayanlar varsa baştan söyleyim, direkt olarak yolunu çevirsinler, sadece isimtescil ile çalışmak istemeyenlere yönelik, transfer parası olmaksızın domainleri taşımanın yolunu anlatıyorum.

1. İsimtescil'de kayıtlı alan adlarınızın özellikle kendi adınıza olmasına, erişimizin olduğu bir e-posta adresine kayıtlı olmasına ve bir firma adına kayıtlı olmamasına dikkat ediniz. Zira DIRECTI domainin sahiplik araştırmalarını yaparken, domain whois bilgilerine bakıyor, domain bir firma adına kayıtlıysa firmanın kuruluş belgesini istiyor. Bunu önlemek için alan adlarının kendi adınıza kayıtlı olduğuna emin olun.



Yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi kısaca derdinizi anlatan bir yazı yazın ve olayı özetleyin, isimtescil.net ile çalışmak istemediğinizi domainlerinizi taşımak istediğinizi anlatın (burada resmini koymuyorum, DIRECTI temsilcisi ile görüşmelerimde isimtescil.net hakkında oldukça fazla şikayet aldıklarını söyledi, siz de isimtescil kelimesini kullanınca yazınızda zaten anlayacaklardır olayın içeriğini)



İkinci resimde ise isimtescil'de kullanıcı adımın ne olduğunu sordular, cevap olarak aşağıdaki resimde yazılanı göndermeniz yeterlidir.




Alan adlarının gerçek sahibi siz olduğunuzu kanıtlamak için sizden kimliğinizi belgelemeniz istenecek ve alan adı whois bilgilerinde geçen kişinin adının soyadının yer aldığı geçerli bir kimlik fotokopisi göndermeniz yeterli olacaktır. Kimlik kartınız, ehliyetiniz pasaportunuz vb..

Yazımın başlangıcında da söylediğim gibi alan adı whois bilgilerinde kaydedici olarak bir şirket görünüyorsa, o şirketin kuruluş belgelerinden birini isteyeceklerdir sizden.



Benim de bazı alan adlarımın 7x24 WEB SERVICES adına kayıtlı olduğu için bu firmanın belgelerinden birini istediler, firma belgelerinin alayı Çince, ingilizceye tercüme etmek tonla zaman alır, o yüzden alan adı bilgilerini sadece kendi adıma görünecek şekilde güncelledim, aşağıdaki resimde de bunu görebilirsiniz.



sona doğru geliyoruz, aşağıdaki resimde isimtescil'e yönelik 48 saat süre veriliyor, 48 saat süre içerisinde size geri dönülmesi gerekiyor, aksi taktirde domain taşıma işleminin devam edeceği söyleniyor.



ve 48 saat doldu, ne gelen var ne giden, tam istediğimiz gibi. Aşağıdaki resimde DIRECTI sizden, size gönderilen formları doldurmanızı ve tekrar geri göndermenizi istiyor. Gerek faks gerekse e-posta yolu ile belgeleri iletebilirsiniz. Ancak altını çizerek söylüyorum, size gönderilen ccpform.doc veya .pdf dosyasından birinin çıktısını alarak ve el yazınızla doldurduktan sonra tekrar taratarak göndermeniz gerekiyor. PC ortamında doldurulan formu kabul etmiyorlar. Özellikle signature "imza" bölümü kendi imzanız olmalı.



Yukarıdaki resimde işaretlediğim yerlerin anlamını söyleyim sizlere,

1. Resminizin bulunduğu ve adınızın soyadınızın yer aldığı kimlik fotokopisi.
2. Size gönderilen formun, firmanızın antetli kağıdına çıktısının alınarak gönderilmesi (eğer mümkünse) bunu yapmasanız dahi işlemleriniz devam edecek.
3. Domainlerinizin taşınacağı bir başka DIRECTI bayisindeki kullanıcı ID numaranız ve eposta adresiniz.

Bunların hemen altında da yazılanlar şudur;

Alıntı:
Eğer sizin adınıza xx@xx.xxx e-posta adresi ile kontrol paneli açıp, domainlerinizi oraya taşımamızı istiyorsanız, bu destek etiketini güncelleyiniz.
Yani, eğer bir başka DIRECTI bayisinde bir hesabınız yoksa, veya domainlerinizin yeni açılacak bir hesaba taşınmasını istiyorsanız, müşteri temsilcileri bunu sizin yerinize yapıyor.

Eğer DIRECTI'nin sizin adınıza yeni bir hesap açmasını istiyorsanız aşağıdaki resimi inceleyerek yanıt gönderebilirsiniz.



Herhangi bir sorununuzda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

İyi çalışmalar dilerim.
r10.net Sezer DEGE.

İlk Güncellemeyeyi gördük... Yaşasın... 13 ARALIK 2008

Sitemiz ik güncellemesini gördü ve sıralamamız hayet iyi...

google.com'da Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması aramasında 29. sırada olan sitemiz bakalımnasıl bir gelişme gösterecek...

İlk indexlemesini 13 Ara 2008 13:41:28 GMT olarak kayıtlara geçiren google.com.tr bakalım ileriki zamanlarda bize nasıl bir kıyak geçecek...

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması için 29. sıradan giriş normal görüyorum ben. Çünkü yeni site bakacak bakalım ne oluyor ne olmuyor siteme... SOnra ona göre karar verip sitemi ileri veya eri getirecek...

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması için herkese başarılar...

YUHHH YA... BİR 'HÜSEYİN ÜZMEZ VAKASI' DAHA

Yuhhh... Başka denecek laf bulamıyorum. Bu kadarda olmaz ki... Böyle adamları gördükçe güzelim ülkemde idam'ın kaldırılmasına üzülüyorum...

Bu haber Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması için eklenmiştir...

İzmir'de Yaşayan 17 Yaşındaki E.u., İddiaya Göre Öz Babası H.u. ve Amcası H.u.'nun Cinsel İstismarına Uğradı.

İzmir'de yaşayan 17 yaşındaki E.U., iddiaya göre öz babası H.U. ve amcası H.U.'nun cinsel istismarına uğradı. Olayla ilgili mahkemeye rapor gönderen İstanbul Adli Tıp Kurumu, genç kızın ruh sağlığının bozulmadığını bildirdi. Aynı genç kızın 2005 yılında Urla İlçesi'nde ‘Barbaros Çocuk Köyü’ olayında da mağdur olduğu ortaya çıktı.
Bursa'da Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanması ve sonra Adli Tıp Kurumu'nun genç kızın ruh sağlığı bozulmadığına dair rapor vermesi üzerine, Türkiye'de rapor tartışması başlamıştı. Tartışmaları alevlendirecek bir olay da İzmir'de yaşandı.


İzmir’de yaşayan E.U., iddiaya göre iki yıl önce öz babası H.U. ve amcası H.U.'nun cinsel istismarına uğradı. Genç kızın şikayeti üzerine baba ve amca tutuklandı. Olayla ilgili soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet Savcısı genç kızın anlatımları üzerine baba ve amca hakkında ‘cinsel istismar’ suçundan 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Genç kızın anlatımlarının geniş şekilde yer aldığı iddianamede Cumhuriyet Savcısı, sanık baba ve amca hakkında ‘Çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 8 yıla kadar hapis cezası istedi. Baba H.U. ve amca H.U., ifadelerinde E.U.'nun intikam dürtüleri için kendilerine iftira attığını söylediler. 5 ay tutuklu kalan amca ve baba tutuksuz yargılanmaz üzere tahliye edildi.

RUH SAĞLIĞI BOZULMAMIŞ

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması devam ediyor... Okumaya devam... 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden alınan iki ayrı raporda genç kızın cinsel istismara uğradığı belirtildi. Mahkemeye geçtiğimiz haftalarda gelen İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu ise tartışma yarattı. Adli Tıp Kurumu, babası ve amcası tarafından cinsel istismara uğradığı iddia edilen genç kız için ‘ruh sağlığı bozulmamıştır’ diye rapor gönderdi. İzmir Barosu adına davaya bakan avukat, E.U.'nun ikinci Üzmez vakasından daha ağır traji komik bir raporla karşı karşıya kaldığını belirtti. Bir genç kızın babası ve amcası tarafından cinsel istismara uğramasının ruhsal sağlığının bozmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını iddia eden avukat, rapora itiraz edeceklerini belirtti. Duruşma ertelendi.

ÇOCUK KÖYÜ MAĞDURLARINDANDI

Olayın mağduru olan genç kızın 2005 yılında Urla İlçesi'ndeki Barbaros Çocuk Köyü'nde meydana gelen tecavüz mağdurlarından biri olduğu ortaya çıktı. E.U.'nun Barbaros Çocuk Köyü'ndeki skandalın ardından ailesiyle kalmaya başladığı ve bir yıl sonra da baba ve amcasının tacizine uğradığı öne sürüldü, psikolojisinin iyice bozulduğu belirtildi.

Urla ilçesinde sivil toplum örgütleri ve devletin desteğiyle kurulan Barbaros Çocuk Köyü'ndeki bazı çocuklara cinsel taciz ve tecavüz girişiminde bulunulduğu iddiası üzerine jandarma savcının talimatıyla harekete geçmişti. Operasyonda 25 kişi gözaltına alınmış, köy müdürü E.T. ile bakıcı annelerinde bulunduğu kişiler tutuklanmıştı. İddianamede 2000-2005 yılları arasında köyde kalan yaşları 6 ile 17 arasında değişin 16 kız ve erkek çocuğun taciz ve tecavüze uğradığı öne sürülmüştü. Yargılama sonunda köy müdürü E.T., ceza alırken, diğerleri beraat etmişti. Barbaros Çocuk Köyü daha sonra kapatılmıştı. Çocuklar çeşitli illere gönderilmişti.

YOLLAR KAN GÖLÜ: 129 ÖLÜ, 661 YARALI

Bayram Bitti. Bayram dönüşü yollar kan gölüne döndü...

Nedir bu böyle ya... her bayram bu tür olayları yaşamak zorunda mı canım Türkiyem...

Kurban Bayramı Tatili Öncesi Yapılan Tüm Uyarılara ve Tatilm Süresince Alınan Tüm Önlemlere Karşın Şehirlerarası Yollar Kazalarla Kan Gölüne Döndü.

KURBAN Bayramı tatili öncesi yapılan tüm uyarılara ve tatilm süresince alınan tüm önlemlere karşın şehirlerarası yollar kazalarla kan gölüne döndü. Dokuz günlük tatilin 8'inci gününde çeşitli illerde meydana gelen 179 trafik kazasında 129 kişi öldü, 661 kişi de yaralandı.
Kazaların büyük çoğunluğu yine sürücü hatası, uykusuzluk ve dikkatsizlik sonucu meydana geldi. Bayramın ilk iki günü kar yağışı ve tipi de çok sayıda kişinin öldüğü kazaların nedeni oldu.


Uzun bayram tatilinin ilk 8 gününde kaza bilançosu şöyle:

* 05 Aralık Cuma: (6 ölü, 56 yaralı)

Tatilcilerin yola çıkmaya başladığı cuma günü Konya, Kars, Bursa, Iğdır, Ordu, Kayseri, Edirne, Giresun, Kocaeli ve Antalya'da meydana gelen 15 kazada 6 kişi öldü, 56 kişi yaralandı.

* 06 Aralık Cumartesi (13 ölü, 90 yaralı)

Tatilin ilk günü olan cumartesi günü Bolu, Yozgat, Karabük, Balıkesir, Muğla, Kütahya, Ankara, Konya, Hatay, Amasya, Adana, Samsun, Giresun, Bursa, İstanbul, Mersin, Kastamonu ve Nevşehir'de meydana gelen 26 kazada 13 kişi öldü, 90 kişi de yaralandı.

* 07 Aralık Pazar (18 ölü, 136 yaralı)

Arefe günü olan pazar günü Kayseri, Konya, Malatya, Bursa, Giresun, Çanakkale, Sivas, Kastamonu, Osmaniye, İstanbul, Eskişehir, Kocaeli, Gaziantep, Aydın, Tekirdağ, Antalya, Sakarya, Trabzon, Ankara, Bilecik'te meydana gelen 33 kazada 18 kişi öldü, 136 kişi de yaralandı.

* 08 Aralık Pazartesi (14 ölü, 95 yaralı)

Kurban Bayramı'nın ilk günü Karabük, Balıkesir, Konya, Eskişehir, Düzce, Mardin, Samsun, Bursa, Sakarya, Kayseri, Antalya, Şanlıurfa'da meydana gelen 24 kazada 14 kişi öldü, 95 kişi yaralandı.

* 09 Aralık Salı (26 ölü, 73 yaralı)

Bayramın ikinci günü Tokat, Isparta, Bursu, Trabzon, Sivas, Aksaray, Manisa, Kayseri, Yalova, Gümüşhane, Giresun, İstanbul, Eskişehir, Ankara, Malatya, Kocaeli, Düzce, İzmir, Burdur, Aydın, Adana'da meydana gelen 30 kazada 26 kişi öldü, 73 kişi de yaralandı.

* 10 Aralık Çarşamba (18 ölü, 129 yaralı)

Bayramın üçüncü günü Kayseri, Bursa, Bingöl, İzmir, Yalova, Sakarya, Gaziantep, Samsun, Aydın, Bitlis, Uşak, Kahramanmaraş, Van, Zonguldak, Hatay, Bilecik, Giresun ve Sivas'ta meydana gelen 27 kazada 18 kişi öldü, 129 kişi yaralandı.

* 11 Aralık Perşembe (9 ölü, 24 yaralı)

Bayramın dördüncü günü Eskişehir, Balıkesir, Kastamonu, Trabzon, Konya ve Aydın'da meydana gelen 7 trafik kazasında 6 kişi yaşamını yitirdi, 16 kişi yaralandı.

* 12 Aralık Cuma (14 ölü, 36 yaralı)

Manisa, Kocaeli, İzmir, Muğla, Mersin, Kahramanmaraş, Manisa, Konya ve Eskişehir'de meydana gelen 9 trafik kazasında 14 kişi öldü, 36 kişi yaralandı.

* 13 Aralık Cumartesi (11 ölü, 22 yaralı)

Yozgat, Kayseri, AydınHatay, Bursa, Samsun ve Eskişehir'de meydana gelen 9 kazada 11 kişi öldü, 22 kişi yaralandı.

13 Aralık 2008 Cumartesi

Emmy televizyon ödülleri Sahipleri

ABD´de verilen Uluslararası Emmy ödüllerinde, İngiliz televizyon yapımları 10 kategoriden 7´sini kazandı.
İngiliz yapımlarından drama dalında "Life on Mars", komedi dalında "The I.T.Crowd", sanat programı dalında "Strictly Bolshoi", çocuk programı dalında "Shaun the Sheep" ve belgesel dalında "The Beckoning Silence" birinci oldu.

Uluslararası Emmy ödüllerinde, en iyi aktör olarak yine İngiliz yapımı "Maxwell"deki rolüyle David Suchet, en iyi kadın oyuncu ise diğer İngiliz yapımı "Forgiven" deki rolüyle Lucy Cohu seçildi.

Emmy ödüllerini diğer 3 dalda kazananlar ise Ürdün, Arjantin ve Hollanda yapımı programlar oldu.

615 PKK´lı İmralı´ya gitmek istiyor

Cezaevindeki 615 PKK´lı harekete geçirdi. Bizi İmarlı´ya gönderin
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin´in, terörist Abdullah Öcalan´ın tutulduğu İmralı Adası´na 5-6 hükümlünün kalabileceği yeni bir infaz kurumu yapılmasının düşünüldüğünü söylemesi ve Türkiye´nin AİHM´ye bu yönde taahhütte bulunması, cezaevindeki PKK´lıları harekete geçirdi. Öcalan´ın yakalandığı 1999´dan bu yana defalarca İmralı Cezaevi´ne naklini isteyen 615 PKK´lıdan bazıları, Şahin´in açıklamalarından sonra yeniden nakil talebinde bulundu. Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı´nın da 2005´te Öcalan´ın kaldığı Tekirdağ F Tipi Cezaevi´ne naklini talep ettiği ortaya çıktı.

Öcalan´ın, İmralı Cezaevi´nde tecrit edildiği iddiasıyla AİHM´de açtığı davada savunma yapan Türkiye, İmralı Adası´na farklı mahkumların da konulmasının düşünüldüğü, bu konuda çalışma yapıldığını belirterek, örtülü bir taahhütte bulundu. Şahin de geçtiğimiz günlerde, adaya 5-6 mahkumun kalabileceği bir infaz kurumu yapıldığını, ancak buraya mahkum nakledilip edilmeyeceğine daha sonra karar verileceğini söyledi.

615 PKK´LI
Şahin´in sözleri, Öcalan gibi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmiş farklı cezaevlerinde yatan PKK´lıları harekete geçirdi. Bu durumdaki PKK´lılardan bazıları İmralı Adası´na nakillerini istedi. Bazıları da avukatlarına nakil için Adalet Bakanlığı´na başvurulması talimatı verdi.
Öte yandan Öcalan´ın yakalandığı 1999´dan bu yana 615 PKK´lının İmralı Cezaevi´ne nakledilmek için dilekçe verdiği, ancak Adalet Bakanlığı´nın bu talepleri reddettiği öğrenildi.

ÇAKICI DA İSTEMİŞ
Çakıcı´nın da 2005´te kaldığı Tekirdağ F tipi Cezaevi´ni ziyaret eden TBMM Lojman Cinayeti Araştırma Komisyonu üyelerinden, Öcalan´ın yan tarafındaki boş hücreye nakledilmesini istediği ortaya çıktı. Çakıcı´nın komisyon üyelerine, "Devlet kendisini İmralı´da besliyor. O´nu yan tarafımdaki boş hücreye koyun. Arada bir ölümü hissederse dışarıdaki olayların bir bölümü biter" dediği belirtildi.

F TİPİ ÖNLEMLERİ
Kaynaklar, Öcalan´a adaya nakledilecek farklı mahkumlarla havalandırma saatlerinde görüşebilme imkanı sağlanması için İmralı Cezaevi´nde F tipi cezaevi düzeni uygulanması gerektiğini söyledi. Bu durumda, Öcalan, F tipi cezaevlerinde olduğu gibi odasında televizyon bulundurabilecek. Öcalan´a sadece tek kanallı radyo dinleme imkanı veriliyor. Öcalan, gazeteleri ise gecikmeli olarak sakıncalı bulunan bazı haberler kesildikten sonra okuyabiliyor

12 Aralık 2008 Cuma

Site İçi İçerik Bazlı Seo Teknikleri

r10.net'te bugün dolaşırken aşağıdaki yazı dikkatimi çekti. Belki orada okumayan arkadaşlarıma faydamız dokunur diye Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması diye katıldığım siteden sizlerlede bu yazıyı paylaşayım dedim...

Site içi SEO’dan sıklıkla bahsedilmektedir. Bunun temel sebebi; insan kontrolünde olan bir olgu oluşudur. Peki site içi SEO demekle neyi kastediyoruz; site içi SEO, tasarım bazlı ve içerik bazlı olarak ayrılmaktadır. Bu makalenin konusu “içerik bazlı” olarak yapabileceklerimizdir.

Sitelerimiz için içerik oluştururken dikkat etmemiz gereken en önemli şey oluşturulan içeriğin benzersizolmasıdır. Google’ın içeriğe verdiği önemin bilincinin artması sonucu Blackhat SEO’cular (Suistimalci SEO’cular) bot adı verdikleri özel programlar yazdırıp,internetteki içeriği kendi sitelerine çekmişlerdi. Böylece kolaylıkla ziyaretçi çekebilecek potansiyele ulaşmışlar ve tabiri yerindeyse çöplük siteler (scraper site)oluşturmuşlardı. Tasarım açısından ve içerik kalitesi açısından da yetersiz olan bu siteler kısa sürede Google’ın dikkatini çekti ve bunun karşısında “özgün içerik” denen kavram oluşturuldu. Bundan böyle SEO Dünyasında sıklıkla adı geçen bir kavram haline geldi.

Peki Google özgün içeriği nasıl belirliyor? Siz de biliyorsunuz ki; Google internetteki içeriği tararken Google Bot adı verilen bir yazılım kullanıyor. Bu yazılım link ağları üzerinde adeta ışık hızında hareket ederek her siteden verileri çekip veritabanına ekliyor. Bu noktada çekmiş olduğu içerikleri karşılaştırırken de özgün içerik olup olmadığını belirtiyor. Bunu çok basit bir şekilde yapabilir.

Peki ya birisi içeriğimi benden önce alıp,Google’a gösterirse ? İşte bu noktada karmaşa başlıyor. Çoğu kişi özgün içeriğin paragraf bazlı olduğunu düşünürken,bir kısmı da cümle bazlı olduğunu düşünüyor. Kimisi içeriğin tamamını çalarken,kimisi bir kısmını çalıp değiştiriyor.

Peki biz; içeriğin özgün olup olmadığını nasıl anlayabiliriz ? En basit şekilde; içerikten rastgele alınmış bir parçayı Google’da arayarak… Örneğin yukarıda kullanmış olduğum Peki Google özgün içeriği nasıl belirliyor?Cümlesini başına ve sonuna tırnak (“) koyarak aradığımda bir sonuç çıkmaması durumunda içeriğim özgün demektir. Bunu içerik hırsızlığını denetlemek için kullanabiliriz. Ancak denetlemenin dışında; önlem almamız da gerekecektir.
“İçerik bazlı” SEO Tekniklerine geri dönecek olursak; şöyle bir varsayım üzerinden gidebiliriz,biz buna “Google gibi düşünmek” diyoruz. Basit bir web sayfası düşünelim. Google bunun gibi milyarlarcasını bünyesinde barındırıyor J Bu sayfanın tamamiyle ne anlattığını nasıl analiz edebilir ? İşte bizim bakış açımız da bu şekilde olacak. Kendimizi Google’ın yerine koyarak düşüneceğiz..

Bir web sitesinin içeriğini bir gazete sayfasına benzetin. Bir gazete sayfasını açtınız ve 10 saniye içerisinde içinde neler yazdığını ve neyi anlattığını öğrenmeniz gerekiyor. Yapabileceklerimiz nelerdir ? İlk olarak başlığı okuruz öyle değil mi ? İşte bu yaklaşımla elde ettiğimiz ilk SEO Tekniği; Başlıklandırma. Peki başlıklandırmayı ele aldığımızda nelere dikkat ederiz ? İlk olarak içeriği direkt ulaştıran “manşeti” yani en büyük başlığı inceleriz. Bu da demek oluyor ki; Google en büyük punto ile yazılmış olan yazıya çok önem veriyor. (bknz.

tagı) Sonrasında da alt başlıkları inceleriz. (bknz.

tagı ve

tagı) Böylece içerik hakkında bir bakış açısı edinebiliriz.
Bunun dışında bizim makalelerimizde de olduğu üzere kaliteli her içerikte; kalın ve italik yer yer ise renkli bölümler bulunmaktadır. Bunları dergi sayfalarında da sıklıkla görebilirsiniz. Bir dergi editörü; ziyaretçinindikkatini çekmesini istediği bölümleri dergi sayfası üzerinde kalın olarak belirtir. Bir webmaster da bunu yapmaktadır. Google bu veriyi göz önüne alarak her zaman kalın,italik ve renkli olarak belirtilen yerlere dikkat eder. Biz de; site içeriğinde fazla abartmamak koşulu ile hedef kelimelerimizi vurgulayabiliriz.

Gazete sayfası mantığına geri dönelim. Her zaman bir haberi ya da makaleyi okurken ilk paragrafı veya en azından ilk bir kaç kelimeyi inceleriz ve yazının geri kalanı hakkında fikir edinip okumayı değip değmediğine karar veririz. Aynı mantık SEO üzerinde de işliyor. tagı; yani HTML dili üzerinde sitenin içeriğinin başladığı yerden itibaren, içerik niteliği taşıyan(kodlar hariç) ilk 25 kelime çok büyük önem taşır. Bu noktada ilk 25 kelimeyi çok iyi belirlemeli ve mutlaka hedef kelimenizi burada geçirmelisiniz.

Gazete sayfası mantığına son kez döndüğümüzde;ilgili resimleri sıklıkla incelediğimizi fark etmişsinizdir. Bir gazete haberi okurken ilk göz attıklarımız başlık ve sözkonusu haberin resmidir. Peki bu bilgiyi SEO üzerinde nasıl kullanabilirsiniz ? Malumunuz Google Bot adı verilen şey bir bilgisayar yazılımı ve asla insandan daha zeki ve fonksiyonel olamaz. Çünkü o bir insan yapımı J Bu hususta en önemli eksiği de resimleri okuyamaması ve onları anlamlandıramamasıdır. Yani Google Bot kördür. Biz ona;resimlerimizin ne içerdiğini ve ne anlattığını öğretmeliyiz. Bir resmi,bir site içerisinde göstermek istediğimizde; kodunu kullanırız. ”SEO kodunu kullandığımızda; kalın olarak belirtilen kısmı incelediğinizde siz de görebilirsiniz ki; resmin ne ile ilişkili olduğunu anlatan kısmı “alt” tagı ile ifade edebiliyoruz. Bir tasarımcı değilseniz veya HTML bilginiz yoksa bu size oldukça karmaşık gelebilir. Bu yüzden bu kısmı atlayabilirsiniz.

Son olarak dikkat edeceğimiz anahtar kelime yoğunluğu’dur. İnternetten kolayca edinebileceğiniz “SEOQuake” eklentisinin “Keyword Density” özelliği ile basit bir şekilde kelime yoğunluğu analizi yapabilirsiniz.
Örnek olarak; seoteknikleri.com ‘u ele alalım.

“SEO Quake” yükleyerek özelleştirdiğim Firefox tarayıcısını açıyorum ve adres çubuğuna sitemi yazıp giriş yapıyorum.
Akabinde density kısmını tıklayarak; sitemle ilgili oldukça geniş bir rapora ulaştım. Şu an karşımda tekli kelimelerin analizini görüyorum.
Gördüğünüz üzere sitemizde(seoteknikleri.com) en sık kullanılan kelime “SEO” olmakla beraber türevlerinden olan“Google” kelimesinin de sıklıkla geçtiğini görüyoruz. Tabii ki Google’ın analizi bununla sınırlı kalmıyor. Çünkü Google tüm sayfaların içinde bulunduğu bir havuzu ele alarak sitenizin kelime yoğunluğunu değerlendiriyor ve; “Bu sitede en çok SEO ve Google kelimeleri kullanılıyor. Genel olarak tüm sayfalarda da durum bu şekilde,ben bu sitenin içeriğinin bu olduğunu anladım ve SEO ile ilgili aramalarda üst sıraya çıkarmalıyım” mantığını kullanarak sitemizi üst sıraya çıkarıyor.

Bu makale tamamen Yiğit Konur ( backdoor ) tarafından yazılmış olup, kendi SEO Blogum olan SEOTeknikleri.com üzerinde yayınlanmaktadır.

Kaynak:

11 Aralık 2008 Perşembe

Forum sitesi olan arkadaşlara ufakta olsa seo çalışması

r10.net te gördüz siznle paylaşayım dedim...

Şimdi arkadaşlar demek istediğim olay çok basit ama etkili olacağını düşünüyorum.

Düşünce tamamen kendimden kaynaklanıyor ama tabikisi başka webmaster arkadaşımda bu yolu bulmuş ve denemiştir.

Ben size temel bir örnek vererek mantığı kavramanızı çalışmayı göstermek istiyorum.

Başlıktada yazdığım gibi forum sayfası olan arkadaşlara anlatım yapıyorum ama diğer script kullanan arkadaşlarda bu uygulamayı belirli yolda ilerleyerek uygulayabilirler.

Anlatım scripti: vBulletin

Anlatım amacı: vBulletin üye profilleindeki üye isimlerinin başlıkta ön plana getirilmesi.

vBulletin panelinde şablon aratmaya tıklıyoruz, sonra çıkan boşluğa MEMBERINFO yazarak şablonda aratıyoruz. Şablonu değiştir diyerek içinde şu kodlamayı aratıyoruz.

PHP Kodu:
$vboptions[bbtitle] - $vbphrase[view_profile]: $userinfo[username]
ve bu kodun başındaki şu kodlamayı

PHP Kodu:
$vboptions[bbtitle] - $vbphrase[view_profile]:
alıp

PHP Kodu:
$userinfo[username]
bunun sonuna ekliyoruz.

Yani son hali aşağıdaki php kodunda da gösterildiği gibi bir durum alıyor.

Ben bu koddan defalarca yazarak üyemizin ismi yazan birisi google da hem dikkat çekici olarak hem de daha yukarılarda çıktığına inanarak şu şekilde yapıyorum.

PHP Kodu:
$userinfo[username] - $userinfo[username] - $userinfo[username] - $vboptions[bbtitle] - $vbphrase[view_profile]
Tabikisi daha fazla kodlamada kullanabilirsiniz.

Bu verdiğim üye profilindeki üyemizin isminin ön planda gösterilmesi.

Resimde gördüğünüz benim forumumda title olarak gösterilen:



Bu şekilde arama sayfanızda, üye listenizde, register sayfanızda, ajandanızda, online listenizde, showgrup=yöneticiler sayfanızda ve bir çok sayfada seo düzenlemesi yapabilirsiniz.

Umarım faydalı birşeyler verebilmişimdir.

Alıntı değildir ve olamaz

Kaynak

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması: AJAX'ı Anlamak

Lida Dai Dai Hua Jiao Nang Seo Yarışması: AJAX'ı Anlamak

İsminiz Japoncada Nasıl Okunur?

Japonca da isminizin nasıl okunduğunu merak ediyorsanız işte size japon alfabesi?

A-ka *
B- tu *
C- mi *
D- te *
E-ku *
F- lu *
G- ji *
H- ri *
I- ki *
J- zu *
K- me *
L- ta *
M- rin *
N- to *
O-mo *
P- no *
Q- ke *
R-shi *
S- ari *
T-chi *
U- do *
V- ru *
W-mei *
X-na *
Y- fu *
Z- zi

Enteresan gerçekten...

10 Aralık 2008 Çarşamba

Çalışma Yaptıgınız Kelimelerde Googleda Kaçıncı Sıradasınız

Merhaba arkadaşlar daha önce verildimi bilmiyorum ama mükemmel ve kullanışlı bir program,sitelere girip hangi kelimede kaçıncı sıradayız diye kontrol etmekten artık bizi kurtarıyor..
Kelimeyi Giriyosun Kaçıncı Sıradasın Hemen Çıkartıyor.
İndirme Adresi : İndir
İnşallah işinize yaramıştır arkadaşlar..
Utanarak söylüyorum ama yeni uye oldum rap e ihtiyacım var..
Yardım eden arkadaşlara şimdiden tşkler.
Kolay gelsin...

9 Aralık 2008 Salı

Ftp nedir? Nasıl kullanılır?

Cute FTP Kullanım
Ftp Nedir Ftp Nasıl kullanılır Ftp Ayarları ve Ftp Programları FTP ( FILE TRANSFER PROTOCOL ) internete bağlı bir bir bilgisayardan diğerine (her iki yönde de)dosya aktarımı yapmak için geliştirilen bir internet protokolü ve bu işi yapan uygulama programlarına verilen genel addır. FTP ilk geliştirilen internet protokollerinden biridir. FTP protokolü ile ;1) Bir başka bilgisayardan bir başka bilgisayara dosya aktarımı yapılırken, o bilgisayar ile etkileşimi aynı anda bağlantı kurulur 2) Protokol ile sağlanan bir dizi komutlar yardımıyla iki bilgisayar arasında dosya alma/gönderme işlemleri yapılır.
FTP Yapmak İçin Nelere İhtiyaç Var?
- Bağlanacağımız bilgisayarın internet adresi,
- Bağlanacağımız bilgisayarda dosyalara ulaşmak istediğimiz hesapla ilgili kullanıcı numarası, varsa şifresi,
- İnternet erişimi olan,üzerinde FTP yazılımı bulunan bilgisayar
- Bağlanacağımız bilgisayarda, FTP protokol komutlarını yorumlayacak çalışır durumda bir FTP servis programı yani FTP sitesi gereklidir.
FTP'nin Kullanımı
Genel kullanımı; FTP < FTP yapılacak makinenin adresi> şeklindedir. Bu işlemden sonra sıra ile - İlgili bilgisayara bağlanıldığında, kullanıcı adı ve parola (password) sorulur. Bunları girdikten sonra kullanıcının makinesine bağlanılmış olunur. Bazı FTP komutları kullanılarak iki makine arasında dosya işlemleri, ayrıca bağlanılan makinede bazı temel dosya/disk işlemleri (dosya açma/silme v.b ) işlemler yapılır
.
BUNLARI YAPABİLMEK İÇİN GEREKLİ OLAN FTP KOMUTLARI:
CD: Dizin değiştirme. Kullanımı; cd< dizin adı >
not: bir önceki dizine geçmek için CD.. yapılır.
PWD: Bu komut yazıldığında bulunulan dizininin ismini görürüz. İçinde bulunulan dizindeki dosyaları listeler.
DIR: İçinde bulunduğunuz dizindeki dosyaları listeler.
LS: Dizin içindeki çok fazla sayıda dosya varsa sayfa sayfa listeleme ve dosyaları kısa olarak göstermeye yarayan komuttur. Kullanımı ; LS- LR : ayrıntılı tersten alfabetik listeleme
GET: Dosya alma komutudur. Kullanımı; get ()
alındıktan sonraki adı aynıda kalabilir. MGET: Birden fazla dosya alma komutudur. Örn: mget *.zip mget a*.*
PUT: Dosya gönderme komutudur. Kullanımı; put (
MPUT: Birden çok dosyayı gönderme komutudur.
ASCII: Dosya aktarımlarında aktarım modu olarak ASCII kullanılacağını belirtir.
BINARY: Dosya aktarımlarında Binary modun kullanılacağını belirtmek için kullanılır.Yani:
* arşiv dosyaları (zip,arj,z,zoo v.b gibi),
* çalıştırılabilir programlar(. exe,com gibi),
*resim formatlı programlar, (gif,jpeg,wb gibi),
FTP ile alınmadan/yada gönderilmeden önce bu komut kullanılır.
DELETE: FTP yapılan bir yerde istenilen dosyayı silme komutudur. Kullanımı; delete şeklindedir.
MKDIR: FTP yapılan yerde yeni bir dizin oluşturma komutu MKDIR dir.Kullanımı; mkdir < dizin -adı> şeklindedir.
RMDIR: FTP yapılan yerde bos bir dizini silme komutudur. Kullanımı; rmdir şeklindedir.
LCD: FTP ortamından çıkmadan, kendi makinenizde dizin değiştirmenizi sağlar.
CLOSE: FTP ortamından çıkmadan sadece ilgili bağlantıyı kapatır.
QUIT: FTP ortamından çıkmak ve bağlantıyı kapatmak için kullanılan komuttur.
FTP Yaparken Bir Dosyayı Almadan Nasıl Okuyabilirim?
Bunu yapamazsınız. Bir dosyayı görüntülemek için onu transfer etmelisiniz.
FTP ortamından çıkmadan, aldığınız bir dosyayı listeleyebilirsiniz.Bunun için UNIX ' te ; '!cat ', vm/cms'te 'CMS type ' , DOS ' ta ;'type' kullanılır.Bu komutları FTP ortamından çıkmadan verin. Eğer Netscape, Mosaic vb gibi bir Web istemcisi ile FTP yapıyorsanız, programın "setup"ından transfer edilecek dosya tipi için bir listeleyici (viewer) program tanımlayarak (bu, txt dosya (metin dosyası) için bir editör) dosya transferini doğrudan ekrana yönlendirebilirsiniz. Web sadece TXT dosyaların değil, diğer formatlardaki dosyaların da (ses, görüntü, video vb) transfer edilirken ekrana yönlendirilmesini sağlar.
Anonymous FTP Nedir?
FTP işlemleri sırasında güvenlik açısından bağlanacağımız makinede kullanıcı numarasını (user name) ve password (parola) bilgilerini bilmemiz gerekir.(Program bunları bize sorar.Bağlanılan makine,kişiye özel ve parolasını sadece bizim bildiğimiz bir makine olabileceği gibi,herkese açık bir arşivde olabilir. Böylece herkesin kolayca erişip dosya almasını sağlayan tek tip bir kullanıcı numarası tanımlanmıştır. O da; ANONYMOUS yada FTP. Bu merkezlere FTP yapıldığında kullanıcı ismi olarak anonymous ( ya da FTP ) girildiğinde bizden parola olarak kendi: E POSTA ADRESİMİZİ girmemiz istenir. ( Parola yazılırken görülmez ) Şifre olarak kesinlikle kendi bilgisayarımızın şifresini girmeyiniz .
Web Üzerinden FTP
Son zamanlarda genel eğilim tüm internet servislerine daha becerikli ve etkilesimli ortamlardan erişilmesi ve farklı servislerin etkileşimli olarak kullanılması seklinde kendini göstermiştir. Bunlardan en önemli olanlarından bir taneside WEB'dir. FTP'de dahil olmak üzere pek çok internet servisi ve ilave pek çok özellik bu ortamlar üzerinden kurulabilir. Dolayısıyla FTP yapmanın bir diğer yoluda WEB üzerinden FTP yapmaktır. Bu yöntem kullanım açısından daha kolaydır.
Binary bir dosyayı, yanlışlıkla, standart FTP programları ile kolayca ASCII modda almanız mümkün, bu sakıncalar WEB üzerinden yapılan FTP' lerde ortadan kalkmaktadır. Sözgelimi standart resim formatlarında olan bir resim dosyasını aldığınız anda görüntüyü ekrana da gönderebilirsiniz. FTP yapmanın bu "farklı,kolay ve güzel" yolunu WEB kısmında bulabilirsiniz.
ANONYMOUS FTP' lerde şifre olarak kendi e-mail adresinizi veremiyorsanız :
Problem, e-mail adreslerinde görülen "@" karakterinin varsayılmış olarak VM sistemlerinde satır sonu karakteri olarak tanımlanmasından kaynaklanıyor. FTP yapmadan önce,"TERM LINEND OFF" komutunu verirseniz problem ortadan kalkacaktır. Bu komutu PROFILE EXEC dosyanızın içine ayrı bir satır olarak koyarsanız (bu durumda, tırnak içinde ( 'TERM LINEND OFF' olarak ) vermeniz gerekebilir). Böylece makinanızı her açışınızda bu komutu yazmaktan kurtulursunuz.
Anonymous FTP yaparken bu gibi dertlerle uğraşmak ve ikide bir username ve password vermek
istemiyorsanız aşağıdaki REXX ile yazılmış EXEC dosyayı "MYFTP EXEC" olarak kaydedin. Programda, queue "anonymous "userid()"@vm.cc.itu.edu.tr" satırında @ işaretinden sonra gelen
vm.cc.itu.edu.tr yerine kendi domain adresinizi yazın.
MYFTP şeklinde daha rahat anonymous ftp yapacaksınız. (Username ve password girmek zorunda kalmayacaksınız).
Parse Arg ftp_addr
If ftp_addr="" then signal help
queue "anonymous
"userid()"@vm.cc.itu.edu.tr"
push "FTP "ftp_addr
exit
help: Say 'Kullanim Formati : MYFTP
ftp-addresi
Grafik Arabirimli FTP
Klasik anlamda FTP yaparken, bir takım komutlar veririz. Son yıllarda geliştirilen bazı programlar kullanıcının bu komutları vermesine gerek kalmadan grafik bir ara birim ile kullanıcının daha kolay ve komutları girmeden FTP yapmasına olanak tanırlar. FTP komutları ya pull-down/pop-up menülerden alınır; ya da tek bir fare tıklatması ile değişik FTP komutları icra edilir. Bu tip programlara bir örnek, Windows 3.1 ve Windows 95 altında çalışan, John Junod'un geliştirdiği WS_FTP 'dir.
FTP Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
• EXE, .ZIP vb gibi dosyaları BINARY modda transfer edin. FTP'de (genellikle) varsayılan aktarım biçimi ASCII dir.
• AnonymousFTP'de, bir directory içine girdiğinizde, genellikle, oradaki dosyaların isim,byte olarak büyüklük, tarih ve içeriğini belirten kısa açıklama satırlarının olduğu 'readme' dosyaları (bazen de INDEX dosyaları) vardır. Öncelikle bu ASCII dosyaları alıp okumak size çok yardımcı olacaktır.
• Anonymous FTP'de, şifre olarak LÜTFEN e-mail adresinizi doğru olarak girin. Bazı FTP merkezleri, e-mail adresinin uygunsuz girilmesi (ya da girilmeyip boş geçilmesi) durumunda FTP yapmanıza izin vermemektedir.
• Unix'te küçük/büyük harf ayrımı olduğunu her zaman akılda bulundurun.Özellikle, aktaracağınız dosyaların isimlerini tam yazın ve küçük/büyük harf ayrımlarına dikkat edip aynısını yazın.
• Kullandığınız bilgisayarın işletim sistemine özgü kısıt/özellikleri de bilmekte fayda var.
Cute FTP Kullanımı
Buraya Tıklayarak Cute FTP yi indirin!
Cuteftp ile dosyalarınızı aktarmanız için yapmanız gereken işlemler şöyle
Cuteftp yi çalıştırın.
ADD SİTE yi tıklayın.

ADD HOST penceresini aşağıdaki örneğe bakarak kendi bilgilerinize göre doldurun.

Eklediğiniz site yi seçili hale getirin.
Ve connect i tıklayın.

LOGIN MESSAGES penceresi geldiyse OK' i tıklayın.


Bu pencerede sol tarafta diskinizde bulunan dosyalar vardır. Sağ taraftaki de serverınızdaki dosyalardır.
Taşımak istediğiniz dosyayı seçip bir taraftan diğer tarafa sürükleyip bırakarak dosya aktarma işlemini yapabilirsiniz.
Yada bilgisayarınızdan servere dosya transferi için dosyanın üzerine gelin ve farenin sağ tuşunu tıklayın Upload ı seçin.
Serverden bilgisayarınıza transfer için dosyanın üzerine gelin ve farenin sağ tuşunu tıklayın Download ı seçin.

Kaynak: Balıkesir Üniversitesi.

AJAX’i Nasıl Kullanabilirim?

AJAX için bilgisayarınıza herhangi bir ek yazılım kurmazsınız. JavaScript dilini ve web tarayısında bulunan XmlHttpRequest nesnesinin nasıl kullanıldığını bilmeniz yeterlidir. XML dili ise ilk başta şart değildir. Kodlamayı Windows’un not defterinde dahi yapabilirsiniz fakat size önerim Notepad2 olacaktır. Çünkü Notepad2 programında kod renklendirme, kod bloklarının başlangıç ve bitiş noktalarını kolayca görebilme gibi güzel özellikler mevcut.
Artık AJAX tekniğinin farkına vardıysanız ve neden kullanıldığını anlayabildiyseniz şimdi onu kullanma sırası size gelmiş demektir. Önümüzdeki yazılarda bu tekniği daha yakından inceleyeceğiz ve kod yazarak nasıl kullanıldığını adım adım öğreneceğiz. Ne kadar kolay olduğunu kendiniz bir kere daha göreceksiniz.

AJAX’i Kimler Kullanıyor?

En başta Google, pek çok servisinde AJAX tekniğini kullanmaktadır. Microsoft da bu tekniği kullanan pek çok servis hazırlamıştır. Yahoo! da diğerlerinden geri kalmamış, bu etkileyici tekniği kendi servislerine entegre etmiştir. Gördüğünüz gibi web alanındaki en büyük şirketler yoğun bir şekilde AJAX tekniğini kullanmaktadırlar. Ayrıca kendilerinden oldukça bahsettiren YouTube, Flickr ve Del.icio.us siteleri de AJAX tekniğini kullanan önemli web uygulamalarıdır.
Örnek olması açısından kısa bir liste hazırladım. Bu listedeki sitelere mutlaka gözatın. AJAX’in neler yapabileceğini görmeniz açısından, bu web sitelerini incelemeniz önerilir.

* Meebo (anında mesajlaşma uygulaması)
* Netvibes (belirlediğiniz sitelerden toplanan bilgileri tek bir sayfada gösterir)
* EyeOS (işletim sistemi emülasyonu)
* Box.net (dosya depolama ve paylaşma servisi)
* AjaxWhois (whois sorgulama)

AJAX’in Dezavantajı Var mı?

Elbette AJAX de bazı dezavantajlara sahiptir fakat büyük şirketlerin ve önemli programcıların, AJAX’i geliştirme çabaları sonucunda pek çok sevimsiz durumun ortadan kalkacağını umuyoruz. Örneğin bir geri-ileri butonu sorunu mevcuttur. Gezdiğiniz sayfadan, bir önceki sayfaya gitmek istediğinizde web tarayıcınızın geri butonuna tıklarsınız. Fakat AJAX ile içeriğini yüklettiğiniz bölgelerde geri ve ileri butonunu kullanamıyorsunuz. Her ne kadar bu problem için ek yöntemler getirildiyse de tam olarak bir çözüm bulunamadı.
Bir diğer dezavantajı ise, eskiden sunucuların yapmış oldukları bazı işlemlerin kullanıcının bilgisayarına kaymasıdır. JavaScript, kullanıcının kendi bilgisayarında yorumlanan bir dildir. AJAX’in büyük bir kısmında JavaScript kullanıldığı için bilgisayarınızın, siz web sayfalarında gezinirken yapması gereken işlemler de artmıştır. Bu da yavaş olan pek çok bilgisayarın daha da yavaşlaması anlamına gelebilir.
AJAX ile yükletilen içeriğin kodlarını, sayfanın kaynak bölümünden göremezsiniz. Aynı zamanda Google ve Yahoo! gibi arama motorlarının web sayfanıza gönderdiği robot yazılımlar da göremez. Dolayısıyla AJAX ile oluşturulan içerik, arama motorlarının sonuç sayfalarında listelenmezler. Günümüzde, yaptığınız web sayfasının arama motorlarında görüntülenmesi kritik derecede önemlidir ve AJAX bu konuda size bir dezavantaj sağlar. Fakat bu durumun avantaja dönüştüğü yerler de vardır. Eğer yapmış olduğunuz web uygulaması, ziyaretçileriniz hakkında önemli kişisel bilgileri tutuyorsa bu bilgilerin arama motorlarında herkes tarafından görüntülenmesini asla istemezsiniz. Bu bilgileri AJAX ile yüklettiğinizde ise kaygılandığınız bu durum ortadan kalkabilir.

AJAX’in Avantajı Nedir?

Öncelikle bir web geliştiricisi iseniz HTML, JavaScript, DOM, CSS bilginiz zaten var demektir. En azından bu konuları mutlaka duymuşsunuzdur. AJAX tekniği, saydığımız bu konuları kapsadığı için yeni baştan bir dil öğrenmek zorunda değilsiniz. Sadece 5-10 dakikanızı ayırarak AJAX tekniğinin nasıl kullanıldığını öğrenmeniz mümkündür.
Web sayfasının yalnızca yüklenmesi gereken bölgeleri yükletildiği için AJAX web uygulamanıza hız sağlayacaktır. Hatta ziyaretçiniz, bir masaüstü uygulaması kullanıyormuş hissine bile kapılabilir. Bu yüzden AJAX ile web uygulamaları, masaüstü uygulamalarına biraz daha yaklaşmıştır.
Bant genişliği, bir saniyede aktarılan bit sayısı olarak bilinir. Bir web siteniz varsa ve bunu ücret karşılığı web hosting veren bir şirketten alıyorsanız bant genişliği sizin için önemlidir. Kullanıcı sayfayı her yenilediğinde yani talep ettiğinde bant genişliğiniz azalır. Eğer bu azalmayı en aza indirirseniz aynı para karşılığında çok daha uzun bir süre bant genişliğiniz kullanıma açık olur. Bu konuda AJAX size mükemmel bir avantaj sağlar. Artık sayfanızın gereksiz bölgeleri her işlemde yeniden yüklenmeyeceği için bant genişliğinden büyük miktarda kâr sağlamış olursunuz.

Neden AJAX?

Bu soruya yanıt bulmak için alttaki web sayfası şablonunu ele alalım. Alican kardeşimiz kendine bir web sayfası hazırlamış. B bölgesine linkler yerleştirmiş. "Resimler" linkine tıkladığımızda C bölgesinde Alican’ın resimlerini görüyoruz. Fakat Alican’ın resimlerini görebilmek için A, B, C ve D bölgelerinin, diğer bir değişle bütün sayfanın yeniden yüklenmesini bekliyoruz.



Ziyaretçilerin tek bir amacı vardır: Görmek istedikleri içeriğe en hızlı bir şekilde ulaşmak. Örneğimizde B bölgesindeki bir linke tıklayıp, C bölgesine Alican’ın resimlerinin gelmesini bekliyoruz. Bizi ilgilendiren tek birşey var o da C bölgesinde resimleri görebilmek. O esnada A, B ve D bölgeleri bizi ilgilendirmiyor. O halde bizi ilgilendirmeyen bölgelerin yüklenmesini neden bekleyelim ki?
Amacımız C bölgesini en kısa sürede yükletmek. Bunun için FRAME veya IFRAME adı verilen HTML etiketleri veya Flash gibi alternatif yöntemler de kullanılabilir fakat AJAX son zamanlarda ikisinin de yerini almış durumda.
AJAX tekniği ile web tarayıcıya yalnızca C bölgesinin yenilenmesini belirtiyoruz. Web tarayıcımız bizden bu talebi aldıktan sonra, Alican’ın resimlerinin bulunduğu sayfa ile etkileşime geçiyor. Resimlerin olduğu sayfa hazırlanıyor ve C bölgesine yükletiliyor. Bu esnada kesinlikle A, B ve D bölgeleri yeniden yüklenmiyor ve sabit kalıyor.

AJAX'ı Anlamak

Geride bıraktığımız 2005-2006 yıllarında hakkında en çok konuşulan web olaylarından birisi AJAX oldu. Dünya çapında ün sahibi olmuş sitelerin kendi servislerinde AJAX isimli tekniği etkin bir şekilde kullanması sonucu pek çok kişinin dikkati AJAX üzerine yoğunlaştı. Fakat kişilerin yaptığı ilk yanlış, AJAX tekniğini başlı başına yeni bir programlama dili olarak görmeleriydi. AJAX tekniği, daha önceden zaten var olan JavaScript ve XML dillerinin, web tarayıcısında hazır bulunan XmlHttpRequest nesnesi etrafında birlikte kullanılmasından ibarettir. AJAX’ı böyle tanıtınca çok zor ve kompleks gibi görünüyor fakat gözünüz korkmasın, hiç de öyle değil.
AJAX terimi, Asynchronous JavaScript And XML kelimelerinin baş harflerinden türetilmiştir. Bu terim ilk kez 2005 yılında “Jesse James Garrett” tarafından kullanılmıştır. Dilimizdeki telaffuzu da eyceks şeklindedir. Şimdi işin hikâye kısmını bir kenara bırakalım ve neden AJAX sorusuna cevap arayalım.

Arama motorlarında nasıl yükselebilirim

Arama motorlarında yükselmek için bilmemiz gereken bir kaç önemli nokta vardır.
Sitenizin mutlaka standartlara uygun olmalı gerekmektedir.Örneğin sitenizde kodlama kısmında çok gereksiz tablolar açılmış kapatılmamıştır.
Siteniz browserlarda düzgün açılabilir ancak browserlar hataları düzeltip ekrana basmak için vakit kayıp ederler.
yada sayfanız çok resim vardır geç açılır bunlar hep olumsuz puan getirir sitenize.Sitenizi buradan test edin sıfır kodlama hatalı hale getirmenizde fayda vardır.

Arama motorlarında şu mantık vardır.Aynı içerikli binlerce sayfa vardır.Hangisinin üste çıkacağına şöyle karar verirler.
Domain etkeni.Normal şartlar altında domain ile site içeriği uyumludur.Örneğin winamp programını indireceksiniz.aklınıza ilk gelen adres winamp.com olur.Arama motorlarında da bu mantık vardır doğal olarak.Aranan kelime ile domain ilişkisine bakılır.
Örnegin "mp3" kelimesinde üste çıkmak istiyorsanız. m3.com domain adını almanız gerek Eger mp3.com dolu ise ki bu vakitten sonra güzel domain bulmak zor biraz.Alternatif domainleri deneyin. mp3.cc mp3.ws gibi.
http://www.kurufasulye-mp3.com gibi bir domain muzikkutusu.com gibi bir domainden her zaman daha şanslıdır çünkü aranan kelime domain içinde geçiyor.Çok fazla (-) tire işaretli domainler spam kategorisi domainler olarak sayılıyor bunada dikkat edin.
Örneğin, üst sıralara çıkmak için bedava-polifonik-cep-melodi-nokia.com gibi bir domain almak dangalaklıktan başka bir şey değildir.Bu domain asla üste çıkamaz. Hile için alındığını Google tabii ki biliyor.Böyle olmasaydı ortalık bu domainlerden geçilmezdi sıralamalarda.Yapılan anket ve arama istatistiklerinden çıkan sonuçlara göre, insanların %80'i bir arama sorgusunda iki kelimeden daha fazla kelime aramıyor.Yani insanlar " melodi" yada "cep melodi" diye aratınca bulunan sonuçlardan memnunlar ki "nokia cep melodi" gibi 3 kelimelik arama yapmıyorlar.En azından %80 i aramıyor.
Melodi.com sitesi en şanslıdır.http:// polifonik-melodi.com gibi bir domainde http://polifonik-melodi-nokia.com domainden daha şanslıdır.Domain adı ne kadar kısa ise o kadar şanslıdır.
Yapılan bir "link" kelimesi aramasında, linkler.com domaini, linksiteleri.com domaininde daha şanslıdır.Şansınızı artırmak için gidip linkX.com gibi bir domain alırsanız, linkler.com sitesinden daha şanslı bir konuma gelirsiniz arama motorlarında...
Eğer aranan kelime ile ilgili bir domain yoksa arama motoru veritabanında , o zaman subdomain dikkate alınıyor sıralama için.
siteniz.com gibi.Tüm bu kriterlerden sonra hala bir sürü site varsa veritabanında ki var olur hep, üste çıkmak için bir sürü site subdomain oluşturmuştur.
şunlara bakıyor google :
1-Hangi sayfanın unique içeriği varsa yani çalıntı yada kopya bir içerik olmayacak.Google arama motorunun temel amacı, insanlığa faydalı siteleri üste çıkartmaktır. Mesela, NTV haber portalındaki teknoji haberlerini alıp kendi sitenizde yayınlarsanız üste çıkma şansınız çok zordur çünkü aynı şeyi yapan onlarca belkide yüzlerce site vardır.Hepsi avucunu yalar, NTV en üste çıkar.Google veritabanında var olan daha önce indexlenmiş olan bir içerigi, ısıtıp ısıtıp tekrar sunarsanız,yani çalıntı bir site yada aynı içerikli başka bir site yaparsanız, Google sitenize prim vermez üst sıralara çıkamazsınız. Tablo yapısını yada renklerini degiştirseniz bile üste sıralara çıkamazsınız.Google zaten tablo yapılarını falan görmezden geliyor.Yapmanız gereken şey yazılan makaleyi unique içerik haline getirmektir.Kendi yorumlarınızıda ekleyip, makaleyi degiştirirseniz kendi unique içeriginizi oluşturursanız çok rahat çıkarsınız üst sıralara ve NTV ile kapışırsınız
2-Hangi sayfa hızlı açılıyorsa
3-Hangi sayfada kodlama hatası yoksa
4-Hangi sayfanın title kısmında yazan kelimeler ile içerikteki kelimeler aynı ise.(meta tag kısmı değil keyword ve description degil yani)
5-Hangi sayfa standartlara uygunsa, (standartlara uygun siteler varken hile yapan siteler üste çıkmaz, hile ile sıralamayı degiştirmeye çalışan siteler kısa süre sonra aşagılara çekilir yada banlanır. gizli kelime döşeyenler, cloak yapanlar vs)
6-Hangi sayfanın Pagerank degeri yüksekse
O site üste çıkar.

Özellikle Google bütün sitelere eşit mesafededir.Herkez yarışa eşit koşullarda giriyor.Kimseye torpil yapmaz.Pagerank değeriniz sıfır olsa bile aramalarda ilk sayfada çıkabilirsiniz.Pagerank sıralamayı belirleyen kriterlerden sadece biri.
Mesela e-kart siteniz vardır yada sayfanız.Aramalarda hiç çıkmaya bilirsiniz.
Arama yaparsanız şu an için "e-kart" kelimesinde
e-kart - Google'da Ara ilk sayfalıdakilerin hep büyük siteler olduğunu görürsünüz (1-Superonline2-Ekolay 3-Mynet...) ve aklınıza dogal olarak torpilliler diye gelebilir oysa asıl sebep şu, bir çok küçük site "e-kart" linkini bu sitelere vermiştir bilerek yada bilmeyerek.Özellikle yeni açılan siteler koyacak birşey bulamaz ve linklerini hep bu sitelere verir Dolayısıyla bu sitelerin pagerank değerleri yükseliyor ve üste çıkıyor.Eğer sizde yeterinde çok link alırsanız sizde 1.olabilirsiniz.Yeterince link içinde, iyi içerik ilk şart.Google programcılarının temel amacı, insanlığa faydalı içerik sunan siteleri üste çıkartmaktır.Sağdan soldan çalıntı içeriklerle , bir kaç günde oluşturulan sitelerin, çok fazla üste çıkma şansıda yoktur.Çalıntı yapılan sitenin içeriği, google veritabanında zaten kayıtlıdır ve belli bir sıralamada yerini almıştır.Eğer, o siteyi çalarsanız, google sizin çalıntı yaptıgınızı anlıyor ve sizin sitenize prim vermiyor.İstediginiz kadar renkleri, tablo yapılarını degiştirin, zaten google tabloları görmezden geliyor.Sitenin içindeki saf cümle yapılarını kontrol ediyor.Unique içerikli (daha önce hiç kimsenin yapmadıgı bir sayfa, kendi yazınız, makaleniz, şiiriniz gibi)
siteler yada sayfalar her zaman üste çıkıyor.Ne kadar çok unique içeriginiz olursa google sitenize o kadar deger verir.
örnekte vereyim: Meta tag Seo konulu makalemizi, Google dünya sıralamasında 4.yapmış.Türkçe aramalardada birinci yapmış.
Pagerank degeri sıfır olmasına ragmen sayfanın "Meta tag seo" araması sonuçları, pagerank degeri 6-7 olan bir çok yabancı makaleyi geçmiş...

Karşılıksız alınan linkler, Pagerank için daha büyük artı sonuçlar doğurur, bunuda unutmamak gerek.
Başkaları, sizi taktir etsin sitenize link versin...Eğer bir anda çok fazla site ile link degişimi yaparsanız, google para ile link satın alıp, pagerank dengesini bozmaya çalıştıgınız için sizi cezalandırır.Bu cezanın teknik adıda "Google Bomb".Pagerank 5-6 olmayı beklerken, google PageRank™ degeriniz 2-3 olabilir google bomb yüzünden.
Karşılıksız link almaya çalışmak, en etkili pagerank kazanma yoludur.Bunun içinde sitenizin içeriginin iyi olması gerek, başka insanların sizi taktir edip, link vermesi gerek...
Alıntı ile Cevapla

Sitenizin pagerank değerini nasıl yükseltirsiniz?

- Pagerank degeri yüksek siteler ile link degişimi yaparak işe başlana bilir.Ne kadar çok dost siteniz olursa o kadar çok geri linkiniz olur, Siteniz ile aynı içerikli sitelerden link almanız daha etkili sonuçlar doğurur.Hatta rakip sitelerden link almak pagerank değerinizin artışına çok büyük bir ivme verir.Çok mantıksız gibi görünmesine rağmen buradaki amaç, "insanların link verdigi site kötü site olamaz", eğer rakip site bile, diğer siteye link veriyorsa link verilen site gerçekten çok iyi bir sitedir, teorisi üzerine kuruludur bu mantık. Ancak gerçek hayatta bu pek mümkün olmaz, bu durumda yapacak iki şey vardır, rakip siteden link alabilmek için rakip siteye reklam vermek eğer kabul ederse, diger yöntem ise aynı içerikli başka bir site açmak. Kendi sitenizden kendinize link vereceksiniz.Google programcılarıda bu olayın farkında olduklarından dolayı bazı önlemler almışlardır.Class C ip olayının ortaya çıkış sebeblerinden biride bu olaydır.(Class C ip olayı yazının alt paragraflarında vardır.)

- Pagerank değeri 5 ve üzerindeki link sitelerine sitenizi ekleyin.Pek hit yollamasalar bile pagerank getirisi yüksek olacaktır.Pagerank değeriniz yükselirse google dan daha çok ziyaretçi alırsınız daha üstlere çıkarsınız...
Örnek: Tr100.com sayfalarim.com bedava.cc interturknet.com

-Gerçekten link popülerliğine ihtiyacınız var mı?
Genelde orta karar bir sitede link popülerliği çok mühim değildir, arama motorlarının kriterleri arasında link popülerliği sadece kriterlerden biridir. Yahoo, Dmoz, LookSmart gibi dizinlerde siteniz dizilmişse bu size yeterde artar bile. Diyelim ki hosting işi yada cep melodi işi yapıyorsanız ve sitenizin alanında birçok rakibi
varsa link popülerliğinizi artırmanız sizin açınızdan faydalı olacaktır.Sizinle alakalı içerikli sitelerde linkinizin bulunması için çalışmalısınız. Bu demek değildir ki onlarca domain alıp hepsiniz sitenize yönlendirin, basitçe size link verebilecek siteler bulun ve size link vermelerini sağlayın.
- Dost site seçerken nelere dikkat etmem gerek ?
Öncelikle pagerank değeri en az 4 olması gerek ki size geri dönüşü olan bir pagerank katısı olsun.
Aynı hostta olmayan siteler ile dost olun.Bu şu demek:

212.123.102.2 ip adresinde barındırılıyor diyelim siteniz

212=ülke
123=il
102=mahalle
2 =sokak

olarak düşünün. Google aynı sokaktakilerin birbirine verdiği linki pagerank için saymıyor.212.123.103.(1) ile 212.123.103.(254) arasındaki ip ler birbiri ile
Class C ip oluyor.Bu olay ***** siteler yüzünden çıktı.adamlar reseller makina alıyorlardı.
100 tane site açıyorlardı ve hepsini biribiri ile linkliyorlardı.Aslında hepsi aynı adamın sitesi ama hile yaparak google yi kandırmaya çalışıyordu.
Aynı hosta diyelim pr5 siteniz var.prsi daha düşük sitelerinize link vermeniz bir işe yaramıyor yada minimum katsayı ile yarar.
Bir site ile class C ip adresi olup olmadığınızda buradaki adresten bakabilirsiniz
Google Pagerank ne zaman güncelleniyor?
İki tür Pagerank vardır.Bir gizli pagerank birde toolbar pagerank degeri vardır.İnsanların algılaması kolaylaşsın diye google toolbar pagerank bölümü 10 skalaya bölmüştür.Buradan takip edilebilir ancak gizli pagerank değeri tamamen matematiksel bir değerdir ve algılamak zordur.
PR(A) = (1-d) + d(PR(t1)/C(t1) + ... + PR(tn)/C(tn))
Tüm sayfaların biribiri ile link alışverişi tek tek hesaplanıyor ve doğal olarak ta vakit alıyor.Her ayın 8 de toolbar pagerank güncellemesi yapılıyor.Ancak son 3 aydır yapılmadı.En son ne zaman yapıldı ögrenmek için buradan bakabilirsiniz
 
Lida Lida Lida Lida Lida